Tunay Ömer Özer: “İnsanın Cehennem ehli olup olmadığı anlaşılır mı? Böyle bakmak kişiyi günaha sokmaz mı? Mü’minlerin Cehennem’de günahı kadar kalması ne demektir?”
Yolun Sonu Nasıl?
Yolda ilerliyoruz, ama sonunu göremiyoruz. Sadece umutlarımız var. Ama sakın; umutlarımız sönmesin! Cennetlik olduğunu düşünmek kişide boş umuda ve ucba neden olur. Bu bir faciadır. Sevapların yüzümüze vurulması demektir. Amelimizin boşa gitmesi demektir. Mahşerde elimizin boş kalıvermesi demektir.
Cehennemlik olduğumuzu var saymak da Allah’ın rahmetine bühtandır. Afv varken, mağfiret varken bunları yok saymak demektir. Bu olmaz. Çünkü günahı ne kadar çok olursa olsun, Allah dilediği kulunu bağışlayabilir. Fakat, Allah’ın bu iradesi hiç şüphesiz yine bizim amelimizle alakalıdır. Bizim amelimiz de düzgünse, Allah’ın rahmeti gereği düzgündür. Öyle kullar vardır ki, az bir amel ona çok hükmündedir. Sadece Allah hakkındaki hüsn-ü zannı onu Cennete ulaştırmıştır.
Bu işin bir garantisi de yoktur. Yani hiç kimse Cenneti veya Cehennemi ne kendisi için, ne de başkası için tam olarak kestiremez. Ancak ve sadece ümit edebilir.
Esasen bunda güzellik de vardır: Her şeyimiz her an Allah’ın takdirindedir. Allah ne dilerse o olur. Bu bizi Allah’a daha da yaklaştırır. Bir şey garanti olsa, o garantiye güveniriz. Ve belki de Allah ile olan bağımız gevşer. Ama bir şey Allah’ın takdirinde olsa, sadece ve her şey için Allah’a güvenir, dayanır ve sığınırız.
Cehennemde günahın kadar kalacak isen, demek günahın bittikten sonra Cennete çıkacaksın demektir.
Eyvah!
“Eyvah!” sözü bile, yerinde söylenirse, bir tövbe sözcüğüne dönüşür. Rivayette vardır ki, kul mahşerde beraatını alamamış ve iki meleğin refakatinde Cehenneme sürükleniyor. İçinden şöyle geçiriyor:
“Eyvah! Yandım şimdi! Demek affedilmemişim! Affedildiğimi sanmıştım.”
Allah bu iç sesi işitiyor ve bildiği halde soruyor: “Kulum ne dedi?”
Melekler, “Rabbim! Affedildiğini sanırmış!”
Allah (cc): “O halde çevirin kulumu Cehennemden. Ben kulumun zannı üzereyim.” diyor ve kul Cehennemden affediliyor.
Ama bu zan da gerçekten zan olmalıdır! Yani altında umut olan, umutla beslenen bir zan olmalıdır.
Affedilmek zor değildir aslında. Sadece Allah’ın affedici olduğunu hatırlamak ve bunu ummak kafidir. Fakat bu çerçevede güzel amel işlemek de işe yarar.
Fakat buna güvenilir mi? Son nefesinde neleri nasıl hatırlayacağını, neler ile neyi umacağını kim bilir? Bu nedenle yapabildiğimiz kadar Allah için salih amel yapmayı elden bırakmamak gerekir.
Allah Katında Kazanmanın Yolu
Kişinin Cehennem ehli olup olmadığı anlaşılmaz. Kişiye kötü amelinden dolayı Cehennem ehli diye bakılmaz. İyi amelinden dolayı Cennet ehli diye de bakılmaz. Gerçek şu ki, iyi amel Cennet ümitlerini artırır. Kötü amel ise eğer inanç varsa, Cehennem korkusunu artırır.
Ancak kötü amel için şeytan da devrededir. İman ile beslenmediğinde kişiyi dinden soğutur veya çıkarır. Sürekli Cehennemden ve azaptan bahsetmek kişiyi büsbütün ümitsiz kılar ve bedbaht kılar. Cehennem’den af ile birlikte bahsetmek ise, umutları artırır ve kişiyi tevbekâr kılar.
En iyisi kişinin tevbekâr olması ve Allah’tan umut içinde olmasıdır. Her zaman ve her zeminde… Yaptıklarına güvenmekten vazgeçmesi, yapmadıklarının eksikliğini duyması ve yapma gayretinde olmasıdır. Allah katında kazanmanın yolu budur.
Allah kazananlardan kılsın! Âmin.