Bir musibet bin nasihatten daha tesirli olduğu hâlde, Türkiye’yi idare edenlerin yaşananlardan ibret ve ders almadıkları görülüyor.
Herkesin bildiği ve ifade ettiği üzere bilhassa İstanbul’da deprem tehlikesi var ve yıkıcı İstanbul depreminin bütün Türkiye’yi etkileyeceği söyleniyor. Buna rağmen neredeyse 20 milyon insanın yaşadığı İstanbul’u ‘depreme dayanıklı şehir’ hâline getirmek için gerekli adımların atılmamasını ne ile izah edebiliriz?
“Depreme dayanıklı şehir” inşa etmek elbette ekonomik imkânlarla ilgilidir. Ancak İstanbul’u ya da başka şehirleri bu hâle getirememek, yeniden inşa etmemek parasızlıktan değil. İstense ve iyi bir plan yapılsa Türkiye’nin bütün şehirlerini ‘sağlam şehir’ hâline getirmek mümkündür.
Geriye doğru bir göz gezdirmek isabetli olacak: Hatırlanacağı üzere 1999 “Marmara Depremi”nde başta Gölcük olmak üzere İstanbul ve çevresi büyük zarar gördü, on binlerce insan vefat etti. Sonrasında alınan bir kararla yeni bir vergi ihdas edildi ve toplanan bu vergilerle ‘depreme dayanıklı şehir’ler inşa edileceği ilan edildi.
Sonraki gelişmeleri Vergi Uzmanı Ozan Bingöl şöyle özetlemiş: “1999 depremiyle hayatımıza giren vergi ÖİV dediğimiz Özel İletişim Vergisidir. Bu Özel İletişim Vergisi 99 depremiyle birlikte depremin zararlarını tazmin etmek, yeni oluşacak depremler için önlemler alabilmek (...) gibi harcamaların finanse edilebilmesi için salınmış bir vergiydi. 2000 yılında uygulamaya girdi. Ancak bu vergi hayatımıza geçici olarak girmişti. Kanun öyleydi çünkü. İki kez uzatılmasına rağmen 2003 yılının Aralık ayında tamamen kalıcı hâle geldi. (...) Konuşmalar üzerinden, GSM operatörleri aracılığıyla yaptığımız konuşmalar üzerinden, konuşma bedellerin yüzde 7.5’i kadar, internet kullanım bedellerinin %7.5’i kadar, yine mms ve mesajlaşma bedellerinin de yüzde 7.5’i kadar. Ayrıca bir de mobil telefonlarda ilk tesiste, yani hat alımında ilk hat açarken de sabit olarak 2019 yılı itibariyle 65 lira ÖİV alınıyor. (...) 2019 yılı sonu itibariyle neredeyse 67.5 milyar lira özel iletişim vergisinden para toplamış olacağız.”
(Deprem Vergilerimiz Nerede?, Konuşan: Ali Gül, daktilo1984.com, 2 Ekim 2019)
Sadece deprem yaralarını sarmak için ihdas edilen bir vergiyi başka maksatlarla kullanmak ve ‘depreme dayanıklı şehirler inşa etme’yi ertelemek iyi niyetli izah edilebilir mi?
Demek ki Türkiye’nin ‘sağlam şehir’ler inşa etmemesi parasızlıktan değil; ihmal ve yanlış işler yapmaktan kaynaklanıyor. Başka ülkeler ‘sağlam şehir’ler inşa edebiliyorsa biz de edebiliriz ve etmeliyiz. Lütfen kimse bahane üretmesin...