1- İman esaslarını ispat etmek ve açıklamak.
2- Vahiy ve peygamberliği ispat etmek.
Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz ümmî idi. Yani bildiğimiz gibi okuma ve yazma bilmiyordu. Onun Yahudî ve Hıristiyan din adamlarıyla oturup konuştuğu da görülmemiştir. Buna rağmen Kur’ân-ı Kerîm’de Yahudî ve Hıristiyanları şaşırtan kıssalar nazil olmuştur. Mesela, Hz. İbrahim (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as) ve Hz. İsa (as) kıssalarında olduğu gibi son derece derin ve ince konular beyan edilmiştir. Bunların Kur’ân’da açıklanması, onun vahiy olduğuna delâlet eder. Kur’ân bazı kıssaların başında veya sonunda bu amaçları gayet açık şekilde ifade eder. Meselâ şu ayete bir bakalım:
“Sen ise ey Resulüm, Mûsa’ya emrimizi vahyettiğimiz sırada sen o vadinin batı tarafında bulunmuyordun. O devirde olup bitenlere şahit olanlardan da değildin. Bilakis, Biz onlarla senin aranda birçok nesiller yarattık ve onlardan sonra birçok çağlar geçip gitti. Sen Medyen halkı arasında oturmuş da, ayetlerimizi onlardan okuyarak öğrenmiş de değilsin. Fakat seni resul olarak Biz gönderdik ve bunları Biz vahyettik de o sebeple biliyorsun. Hem Biz Mûsa’ya seslendiğimiz zaman sen dağın yanında da değildin, fakat düşünüp ders alsınlar diye, daha önce kendilerini uyarmak üzere peygamber gelmemiş olan bir halkı uyarıp aydınlatman için, Rabbin tarafından bir rahmet eseri olarak seni resul yapıp orada cereyan eden şeyleri sana bildirdik.”1
3- Hz. Adem'den (as) Resul-i Ekreme (asm) kadar dinin Allah’tan geldiğinin, bütün inananların bir ümmet olduğunun ve Cenab-ı Allah’ın da hepsinin Rabbi olduğunu açıklamak.
4- Allah’ın peygamberlerine ve ümmetlerine ihsan ettiği nimetleri sıralamak.
5- İnsanoğlunu, amansız düşmanı olan şeytana karşı uyarmak. Mesela bu konudaki şu ayeti okuyalım:
“Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Şeytanın izini takip etmeyin. Şüphesiz ki o sizin için apaçık bir düşmandır. O sizi ancak kötülüğe, fuhşa ve hayâsızlığa ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeye teşvik eder.”2
6- Resul-i Ekrem'i (asm) desteklemek ve bütün mü'minlere teselli vermek.
7- İnsanların olgunlaştırılmasında ve terbiye edilmesinde katkıda bulunmak.
Kıssaların hikmetleri elbette bunlarla sınırlı değildir. Her biri, insanın hem aklına hem kalbine hitap eden hakikat dersleridir. Her kıssayla mü'minlere hem bir yol haritası hem de bir ders levhası sunar. Her biri kendi içinde ayrı ayrı tefekkür kapıları açar.
Dipnotlar:
1- Kasas Suresi:44-46; 2- Bakara Suresi:168-169