Allah kısa bir sûreye, zamanın bir bölümünü ifade eden asra yeminle başlamaktadır.
Her insanın kendine göre bir hayat çizgisi vardır. Bu çizgide zaman zaman kırılmalar olur. Bunların tamiri bazen uzun zaman alır. İnsanların kendilerine göre hedefleri vardır. Hedefler önemli- önemsiz, küçük-büyük, yakın-uzak gibi tasnif edilebilir. Bir ömür bunların içinde sürüp gider. Başlamak bitirmenin yarısı kabul edilir, ama o yarılar çoğalır, bir bütün olamaz. Bundaki engeller nelerdir?
Bir hedefe odaklandığımızda hayal edemediğimiz engeller sıralanır. Başka bir işe başlarız, onu da yarım bırakırız. Engellerden bazıları şunlardır:
1. Mükemmeliyetçilik:
Hepimiz yaptığımız işin iyi olmasını isteriz. Aynı şekilde yaptığımız planların da yolunda gitmesi en büyük arzumuzdur. Mükemmeliyetçi kişi, işler yolunda gitmediğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşar, işleri bırakır, umutsuzluğa kapılır. Yine böyle bir kişi, kendine gerçekçi olmayan hedefler belirlediğinden, yaptığı işlerden bir türlü tatmin olmaz, yüksek beklentileri sebebiyle harekete geçemez. Böylece iyi yapabileceği şeyleri, mükemmeli başarmak adına ya yapabileceğinden daha kötü yapar ya da hiç yapmaz. Zaman yönetiminde de mükemmel bir zaman planlayıcısı olmak gibi bir hedefe sahip olmak, kısa bir süre sonra hayal kırıklığı yaşamak ve vazgeçmekle eşanlamlıdır. Hedefler belirlenirken esnek olunmalı ve muhtemel aksilikler göz önünde bulundurulmalıdır.
2. Erteleme:
Bir konu sizin için önemliyse ve siz konunun peşinden gitmiyorsanız, erteliyorsunuz demektir. Erteleme yalnızca büyük amaçların ertelenmesi olarak değerlendirilmemelidir. Gündelik hayatta küçük görünen işler de daha önemli amaçların alt basamakları sayılır. Ertelenen her iş bir diğerini etkiler. Sonuç; yoğun stres, sinir bozukluğu, başarısızlık duygusu ve yılgınlık olur.
3. Kendine aşırı güven:
Hayatta kendine güvenmek iyi ve faydalı bir özelliktir. Ancak fazlası “boş vermecilik”e yol açar.
4. Kendine güvensizlik ve yüksek kaygı:
“Bu işi nasıl olsa başaramam, öyleyse hiç denememeliyim” tarzında düşünceler kendine güvensizlik belirtisidir. Buna benzer düşünceler, yüksek kaygıya da sebep olur ve kaygı da bizim için bir engel oluşturmaya başlar.
5. Hayır diyememe:
Zaman yönetimi, bazen çevremize “hayır” dememizi gerektirecek bir faaliyettir. Önemli bir imtihana çalışırken telefon eden bir arkadaşımızın; 1-2 saat sana uğrayacağım demesi üzerine, istemeyerek onu misafir etmemiz bizi daha sonra imtihanda zor durumda bırakacaktır.
6. Hafife alma:
Bazen bazı işlerin kendiliğinden olacağına ya da bazı özelliklerin herkeste bulunduğuna ilişkin bir yanılgıya düşeriz. Meselâ, “Dinlemeyi” öğrenmek gereksizdir.” Çünkü “zaten biliyoruz”dur. Birileri gelip nasıl olsa bizimle arkadaş olacaktır. Ya da er-geç üniversite diploması bize sunulacaktır. Bu tür hafife almalar, çoğu kez sosyal ve akademik alanda başarıyı olumsuz yönde etkileyen sorunlara sebep olur ve bize büyük hayal kırıklıkları yaşatır. “Günlük hayatımda neleri hafife alıyor olabilirim?””gibi bir soruya verilecek cevap, bu konudaki farkındalığımızı arttıracak ve bizi hafife alma tuzağından koruyacaktır.
7. Zaman yönetimi konusundaki önyargılarımız:
* Bu teknikler benim işime yaramaz.
* Bu toplumda organize olmak mümkün değildir.
* Bu kadar organize olmak çok ürkütücüdür.
* O kadar çok işim var ki…
* Ben bunları zaten biliyorum.
* Yeterli vakit yok.
* Nasıl başa çıkarım?
* Verilen zamanda bunu yapamam.