Kimileri ülkemizin Avrupa Birliği’ne üye olmasının ekonomik ve sosyal bakımdan faydalı olmayacağını beyan ederek bu yoldaki gayretlere itiraz ediyor.
Elbette farklı düşüncelerin olması tabiîdir. Ayrıca bu üyelikten ne kastedildiği ya da ne anlaşılması icap ettiği de ayrıca izaha muhtaçtır.
Meselâ birileri ‘daha fazla sarhoşluk hürriyeti için’ AB üyeliğini isteyebilir. Ancak büyük çoğunluk ‘daha fazla hak, daha fazla hukuk ve daha fazla insanlık olsun diye’ AB üyeliğini talep etmektedir ve doğru olan da budur. “AB’ye üye olunca pek çok fenalık da beraberinde gelecek” diye üyeliği itiraz edenlerin olması mümkündür. Bununla birlikte üye olunduğunda gelecek ‘fayda’ları da görmek lâzım. Hem şu anda AB ülkelerinde olup da Türkiye’ye gelmeyen hangi ‘kötülük’ kalmıştır? Maalesef büyük ölçüde AB’de ve dünyanın neresinde olursa olsun ‘kötülükler’ ülkemize bir şekilde gelmiş ve girmiş durumdadır. O halde bundan sonra gelmesi muhtemel bazı kötülüklere mani olmak gayesiyle; gelmesi yüksek ihtimal olan yüzlerce ‘iyilikler’e engel olmak akıl kârı mıdır? Tekrarlamakta fayda var ki, Türkiye’nin AB üyesi olmasını ‘çok daha iyilikler gelsin’ diye desteklemek isabetlidir. “Hak, hukuk ve adalet”in Türkiye sınırında, gümrüğünde beklemesinin kime faydası vardır? “Tırnak kesme”ye itiraz edip, “parmak” kesmeye razı olunur mu? Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik Türkiye için ‘kanser’den beter bir hastalık değil mi?
İktisadî Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yaptığı bir açıklama ile Türkiye-AB ilişkilerine dair tekliflerde bulunmuş ve şöyle demiş: “Değişen ve zorlaşan şartlar altında, Türkiye-AB ilişkilerinin çok boyutlu olarak güncellenmesi ve geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Türkiye zaten gümrük birliği ilişkisi ile Avrupa pazarına önemli ölçüde uyum sağlamış durumda. Yeşil ve dijital dönüşümlere uyum sağlayabildiği ölçüde rekabet gücünü de arttırarak AB pazarında daha etkili olabilir. Türkiye aynı zamanda bir aday ülke. Halen üyelik sürecimiz fiilen donmuş durumda olsa da, Türkiye gibi önemli bir sanayi ve tarım kesimine sahip olan, dinamik özel sektörü ile rakiplerinden ayrışan bir bölgesel aktörün tüm sorunlara rağmen AB üyeliğini hedeflemeye devam etmesi önemli. Türkiye açısından da ekonomik ve siyasî alanlarda AB ile iş birliğinin derinleştirilmesi günümüzün muğlak küresel düzeninde daha dirençli olmayı getirebilir. Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve adaylık sürecinin ilerletilmesi için çaba gösterilmesi gerekir. (...) Türkiye’nin AB reform gündeminin tekrar bir öncelik haline gelmesi suretiyle adaylık sürecinin yeniden canlandırılmasına yönelik adımlar atılması (gerekir.) (İKV Basın Bülteni, 30 Ocak 2025)
Ameller niyetlere göre değerlendirildiğine göre maksadımız; daha hür, daha adil, daha müreffeh, daha huzurlu, daha güçlü bir Türkiye’nin AB üyesi olmuş bir ülkeden geçtiğini düşünüyoruz ve sebeple ülkemiz için AB yolunun açılmasını talep ediyoruz vesselâm.