Yazmak, ilgi duyduğum ve sevdiğim bir alan. Her yazıma da ilk yazımmış gibi aynı heyecanla başlarım.
Yazmayı çok seviyorum evet, lâkin yazmanın usulünü ve üslubunu da işin ehlinden öğrenmeyi çok istiyordum. Gazetemiz ve dergilerimizde bu kadar ehil yazarlar varken neden onlardan yazıyı doğru yazmanın yöntemlerini öğrenmeyelim? derken bir ilân gördüm: “İslâm Yaşar İle Yazarlık Atölyesi.”
Yazarlık atölyesine kayıt yaptırdığım gün başlamıştı heyecanım. Acaba nasıl olacak sorusu zihnimde dönüp duruyordu. Sonunda beklediğim gün gelmişti ve atölyemiz başlamıştı. Her yaştan kardeş ve ablalarla yazarlık atölyesi serüvenimize bismillah demiştik. Kontenjanımız sınırlı, sayımız azdı, lâkin şevkimiz, heyecanımız, gayretimiz çoktu. Her katılımcıya şöyle bir baktım ve rahatladım. Çünkü herkes en az benim kadar heyecanlıydı. Beş hafta boyunca her Çarşamba akşamı “Acaba bugün ne öğreneceğim?” heyecanıyla oturdum masama. İslâm Ağabey herkesin yazısını beş hafta boyunca hiç usanmadan dinledi, yazıları ayrı ayrı değerlendirdi, yazı alanlarıyla alâkalı tavsiyerlerde bulundu. Atölyemize konuk olarak katılan yazarlarımız ise yazı yazmanın inceliklerini bizimle paylaştı. Başka atölyelerde ya da başka yöntemlerle belki haftalar süren yazarlığa ve yazıya dair birçok şeyi, atölyemizin zengin içeriğiyle beş haftada öğrenmiştik.
Hani derler ya “tadı damağında kalmak.” Tam da öyle bir atölye oldu benim için. Bizler neşriyata gönül vermiş nur talebeleriyiz. İstidatlarımızı Nurların neşrine tasarruf etmek gayemiz ve bütün gayretimiz. Yolumuzda bize rehber olan Yeni Asya ailesine teşekkürlerimi sunar, bu tarz atölyelerimizin daha sık yapılmasını talep ederim.