"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AİHM aynasında Türkiye

Faruk ÇAKIR
04 Şubat 2025, Salı
Açıklanan yeni bir rapor Türkiye’yi idare edenleri uyandırması icap ettiği halde, onların hiç böyle bir niyeti olmadığı anlaşılıyor.

İlgili haberde özetle, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2024 yılı istatistiklerini yayımladı. Buna göre, 2024’te 21 bin 600 ile en fazla başvuru Türkiye’den yapılmış. Türkiye’yi Rusya ve Ukrayna izliyor. AİHM’de bekleyen 60 bin 350 davadan 21 bin 613’ünü Türkiye’den yapılan başvurular oluşturuyor” denilmiş. 

Haberde şu bilgiler de paylaşılmış: “Rapora göre yıl boyunca Mahkeme, 36 bin 800’den fazla başvuru hakkında karar verdi. Bekleyen başvuruların yaklaşık dörtte üçünün beş ülkeyi ilgilendirdiği kaydedilen raporda, “En yüksek dosya sayısına sahip ülke yaklaşık 21 bin 600 başvuruyla Türkiye, onu yaklaşık 8 bin 150 başvuruyla Rusya, yaklaşık 7 bin 700 başvuruyla Ukrayna, ardından 3 bin 850 başvuruyla Romanya ve 2 bin 600 başvuruyla Yunanistan takip ediyor. Yaklaşık 13 bin 400 adet bekleyen öncelikli başvuruların yüzde 80’i de Türkiye, Ukrayna, Rusya, Romanya ve Yunanistan’dan geliyor” ifadelerine yer verildi. (voaturkce.com, 31 Ocak 2025; birgun.net, 1 Şubat 2025)

Başka hiçbir bilgi olmasa dahi, bu açıklanan rapor ve ortaya çıkan bu tablo Türkiye’nın hukuk ve adalet sisteminde bir sıkıntı olduğu göstermez mi? Ne oluyor ki AİHM’e müracaat edilen dosya sayısı bakımından Türkiye ‘birinci’ oluyor? Üstelik dikkat edilirse ikinci sıradaki Rusya hakkındaki dosya sayısı 8 bin bile değil. Yani Türkiye’den ‘haksızlığa uğradık’ diyerek AİHM’e müracaat edenlerin sayısı, Rusya’dan müracaat edenlerin sayısından 3 kat daha fazla. Böyle bir tablo karşısında idarecilerin başlarını elleri arasına alıp düşünmesi gerekmez mi? Ayrıca sadece müracaat edenlerin sayısındaki fazlalık dikkat çekici değil. Buna ilâve olarak 2024’teki toplam 73 yargılamadan 67’sinde ‘ihlâl’ kararı verilmiş; yani idare haksız bulunmuş, vatandaşın hakkını ihlâl ettin denilmiş ve şikâyetçi haklı bulunmuş.

Bu netice sebebiyle AİHM’i suçlamak çare olur mu? Ne yazık ki Türkiye’yi idare edenler ekseriyetle kolay olan bu yolu tercih edip, yargı sistemindeki yanlışlara dikkat etmiyorlar. 

Bu raporun yayınlandığı günlerde Türkiye’yi idare edenler şöyle konuştu: “Demokrasiyi güçlendirdik, temel hak ve özgürlükleri daha da tahkim ettik. Basın özgürlüğünü daha da güçlendirdik. Bu ülkede fikir ve düşünce ifade hürriyeti noktasında engelleri ortadan kaldırdık. (...) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarını suç olmayacağına yönelik düzenlemeler yaptık. (...) Masa başında yazılan, çizilen ve Türkiye’yi karalamak isteyenlerin oluşturduğu listeleri ülkemizde ellerine alıp, televizyon ekranlarında bunları maalesef ifade edebiliyorlar. Ondan sonra diyorlar ki; özgürlük yok.”

Böyle diyen idarecilere, faydası olmasa da sormak lâzım: İktidar partisine mensup olanlar dahi ‘adalet sistemi’nden umumî anlamda şikâyetçi olduğu halde nasıl olur da “Basın özgürlüğünü daha da güçlendirdik” diyebiliyorsunuz?

Okunma Sayısı: 279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı