"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gül derleyen adamların dünyası-2

Mustafa Eren BOZOKLU
19 Aralık 2024, Perşembe
Kitabü’l-Burhan “Mehdî dünyayı adaletle dolduracak”10 diye yazıyor.

Medine-i Fâzıla hayaline kapılacak olursak, herkesin iman edeceğini düşünüyoruz demektir. Hâlbuki Mehdî’sini peygamberinden öne çıkartan bir din, hakikatli bir din olamaz. Evet, Mehdî hak ve hakikati ilan edecektir. Şeriat-ı Ahmediye’yi (as) ders verecektir. Hadislerde buyrulduğu üzere Taberiyye Gölü’ne fırlatılmış olan Tabût-u Sekîne’yi11 bulacak; Kur’ân’ın okyanusuna bir gavvâs-ı muhteşem gibi dalıp, Asâ-yı Mûsa’nın bu zamanda bir mümessili olan eserleriyle ehl-i küfrün yılan-misal fikirlerini tard edecek; bununla mehdî olduğu bilinecektir.

Kendisinden sonra, kürsüsünden ders alan insanlar, insaniyetin büyük coğrafyasında O’nun vazettiği prensipleri ilan u neşr edecekler. Mehdî, bir teknokrattan ziyade teori ile pratiği mezc etmiş bir aksiyon adamıdır. Temsil ettiği şahs-ı manevî ile hakikat-i adaleti tüm dünyaya ilan ve isbat edecek. Âlemşümul hukuku ve kavânin-i fıtratı gözlere gösterecek. Hz. İsa (as) ile birlikte ümmet-i Muhammed'te bir devr-i saadet ve dünya'da bir sulh-u umumîyi inşa edecek.

Hz. Ali (ra) Hizbü’l-Mehdî için “Onların sayısı Tâlût ile birlikte nehri geçenler kadardır” buyuruyor. Ne azlıklarına yerinirler ne çokluklarına sevinirler. Kemiyete değil keyfiyete istinad ederler. Ashab-ı Kehf gibi onlar da mağaralarında (evlerinde) zamanın Dakyanus’una karşı strateji geliştirecekler. Tekbir getirerek Rumiyye’nin duvarlarını yıkacaklar; yani Lâilahe illallah’ı ilan ve isbat ile fetihlerini yapacaklar. Silahları kelimeler olacak. Süfyânî Deccâl onları üç kere bölecek fakat dördüncüye mûktedir olamayacak.12

Muasırlarımızın Mehdî’yi kabul etmeyişleri ciddî bir tahkikten değil Mehdî’ye insanüstü evsâfı yükleyen müfessirler yüzünden. Âdetullah’a bütün bütün zıt düşen, tevile güç yetiremediğinden mecazı hakikate dönüştüren bir ulemanın mehdîsini kim ciddiye alırdı ki!

Alfred Jeremias mehdî tasavvurlarının Sümerliler’den başladığını söylüyor.13 Kral Sargon bir mehdî, Hamurabi bir mehdî... Snefru’nun kâhini ‘Ameni’ denilen 

bir kurtarıcıyı haber veriyor. Hemen her dinde bir mehdî inancının yerleşmiş olması, Hz. Nuh’tan beridir her peygamberin ümmetini Deccâl’e karşı uyarmasından yol buluyor. Zerdüşt kendisinden sonra gelecek bir torunundan haber veriyor: Saoşyant bir mehdî edâsıyla gelip dünyaya hükmedecek diyor. Quetzalcoatl Aztekler’in, Kalki Hindular’ın, Maytreya Budistler’in mehdîsi olacak.14.

Mehdî’nin öncülerinden de bahsediyor tarih: Pramiti Kalki’ye bir zemin oluşturacak, Şakyamuni Maytreya’ya. Kansava Gölü’ne serpilen Zerdüşt’ün tohumlarıyla hamile kalan Namikpit bir öncüyü doğuracak. Vaftizci Yahya İncil Cemaati’ne15, İlya Musevîlere göre mehdînin öncüsü olacak. Horasan’dan çıkan siyah bayraklılar -yani Türkler- sünnîlere göre, İmam Hasan El-Askerî Şiîlere göre Mehdînin öncüsü olacak.16

Mehdî hakkındaki bunca karmaşanın mühim bir sebebi insanlarda bulunan kendi büyüklerine karşı müfritâne muhabbet göstermelerinden doğan şiddetli hüsn-ü zândır. Bir bakıma haklı, bir bakıma bâtıl bir hırsla, herkesin kendi mürşidini mehdî olarak görmek istemesi, bu hakikatin ciddiyetini bir nebze selbediyor, ziyade hüsn-ü zan her zaman devam etmiş, devam ediyor.

Mehdiyet bir tüzel kişilik olarak, bir şahs-ı manevî gibi çalışacağından, bin küsur senedir rahnelenen Şeriat-ı Ahmedî’yi ve Şeâir-i İslamiyeyi yeniden tecdid edeceğinden, mehdiyeti temsil eden Mehdî’den sonra da hizmeti devam edecektir. Mehdî’nin mesleğinin en mühim esası ihlâs ve halklardan tam istiğna olacak; tamirin esaslarını ve hizmetin prensiplerini vazedecek, vefatından sonra cemaati eliyle hizmeti devam edecek, dünyanın dört bir yanına, basitten mürekkebe her seviyede hizmeti artıp genişleyecek.

Mehdîliğin hakikatinde şüpheye düşmek, tek bir insanın ve çevresinde toplanan bir avuç tâliplinin büyük bir tamiri gerçekleştirmesini akıl hârici görmek; Napolyon, Stalin, Lenin, Budha, Gandhi... gibi insanların hayatımızın seylinde bıraktıkları muazzam izlerin de manasızlığına hükmetmek demek olacaktır. “Eğer Muhbîr-i Sâdık’tan rivayet olmasa dahi, herhalde öyle olmak lâzım gelir ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder”.17

Dipnotlar:

10- El Burhan-Varak 85-b; Nâim Bin Hammâd’ın Ebû Said El- Hudrî’den tahrici.

11- Muhammed Bin Resul El Hüseyni, Kıyâmet Alâmetleri sh.151-152: Hz.Musa ve Hz.Harun’dan kalan Tevrat levhalarının ve bir rivâyete göre Asây-ı Musa’nın da içinde bulunduğu bir tabut.

12- Ahmet Feyzi Kul’dan nakleden Ahmed Vehbi Ünlü “İlk Talebelerinden Hatıralar”

13- Ekrem Sarıkçıoğlu,Dinlerde Mehdî Tasavvurları, s. 13

14- Age., s. 34

15- İncil, Matta Bölüm III 1-17

16- Sünen-i İbni Mâce, kahraman Yay. 4082,4084,4088

17- 29. Mektup, Yedinci Risale Olan Yedinci Kısım, Beşinci İşaret.

Okunma Sayısı: 304
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı