Arıkan görüşmede, Türkiye’nin kutuplaşmadan, çatışmadan, nefret dilinden, korkuları körüklemekten kurtarılıp fay hatlarından arındırılmış bir siyaset diline her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Bugün ülkede en evvel adaletin özgürleştirilmesinin, yargının siyasetin güdümünden kurtarılıp bağımsızlığının ve tarafsızlığının temininin şart olduğunu belirten Arıkan, durumunu sorduğu ve “geçmiş olsun” dileklerini ilettiği Kâzım Güleçyüz’ün fikirlerinden dolayı tutuklanmasını ifade hürriyetinin cezalandırılması olarak gördüklerini kaydetti.

İktidar, hukuku rıza üretme merkezine çevirdi

Temel hak ve hürriyetlerin başında gelen “düşünceyi açıklama hürriyeti”ne kelepçe vurulmasının en son İsrail’le ticaretin kesilmesini isteyen dokuz gencin apar topar derdest edilerek tutuklanması çarpıklığında açığa çıktığını nazara veren Arıkan, “Ellerindeki güçle mahkemeleri ve tehdit edilen hukuk insanlarını esir eden iktidar, hukuku âdeta rıza üretme merkezine çevirmiştir” diye yakındı. Siyasî iktidarın farklı görüşlere ve eleştirilere tavrını “tutukla, yargıla, sustur, hapset...” diye özetleyen Arıkan, “Kendisinden olmayana her türlü eziyeti reva gören iktidar, kendisinden olan ölüm çetelerine bile göz yumar hâle gelmiştir. Bugün hâkimlerin elindeki tokmak, iktidarın elindedir, iktidar bunu aziz milletimize başına indirmektedir!” diye konuştu.

YENİ ASYA - ANKARA