"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Particilik taraftarlığı ile yapılan zulümler

Risale-i Nur'dan
23 Kasım 2024, Cumartesi
[Risale-i Nur’un vatana, millete ve İslâmiyete büyük hizmetini kabul ve takdir eden Başvekil Adnan Menderes’e Üstadın yazdığı bir mektup.]

Bismihî subhanehû.

Ben çok hasta olduğum ve siyasetle alâkasız bulunduğum halde, Adnan Mende- res gibi bir İslâm kahramanı ile bir sohbet etmek isterdim. Hal ve vaziyetim görüşmeye müsaade etmediği için, o sûrî konuşmak yeri- ne, bu mektup benim bedelime konuşsun diye yazdım.

Gayet kısa birkaç esası, İslâmiyetin bir kahramanı olan Adnan Menderes gibi dindarlara beyan ediyorum.

Birincisi: İslâmiyetin pek çok kanun-u esasîsinden birisi, “Velâ teziru vâziratun vizra uhrâ” [En’am Suresi: 164] ayet-i kerimesinin haki- katidir ki, “Birisinin cinayetiyle başkaları, akraba ve dostları mesul olamaz.”

Halbuki şimdiki siyaset-i hâzırada particilik taraftarlığı ile, bir caninin yüzünden pek çok masumların zararına rıza gösteriliyor. Bir caninin cinayeti yüzünden taraftarları veyahut akrabaları dahi şenî gıybetler ve tezyifler edilip bir tek cinayet yüz cinayete çevrildiğinden, gayet dehşetli bir kin ve adaveti damarlara dokundurup kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur ediliyor. Bu ise, hayat-ı içtimâiyeyi tamamen zîr ü zeber eden bir zehirdir. Ve hariçteki düşmanların parmak karıştırmalarına tam bir zemin hazırlamaktır. İran ve Mısır’daki hissedilen hâdise ve buhranlar bu esastan ileri geldiği anlaşılıyor. Fakat onlar burası gibi değil; bize nisbeten pek hafif, yüzde bir nisbetindedir. Allah etmesin, bu hal bizde olsa pek dehşetli olur.

CANİLERİN CİNAYETLERİNİ KENDİLERİNE MÜNHASIR BIRAKMAK LÂZIM

Bu tehlikeye karşı çare-i yegâne: Uhuvvet-i İslâmiyeyi ve esas İslâmiyet milliyetini o kuvvetin temel taşı yapıp masumları himaye için, canilerin cinayetlerini kendilerine münhasır bırakmak lâzımdır. Hem emni- yetin ve asayişin temel taşı yine bu kanun-u esâsîden geliyor.

Meselâ, bir hânede veya bir gemide bir masum ile on cani bulunsa, hakikî adaletle ve emniyet ve asayiş düstur-u esasîsi ile, o masumu kurtarıp tehlikeye atmamak için, gemiye ve hâneye ilişmemek lâzım; tâ ki masum çıkıncaya kadar.

İşte bu kanun-u esasî-i Kur’ânî hükmünce asayiş ve emniyet-i dahiliyeye ilişmek, on cani yüzünden doksan masumu tehlikeye atmak, gazab-ı İlâhînin celbine vesile olur. Madem Cenab-ı Hak, bu tehlikeli zamanda bir kısım hakikî dindarların başa geçmesine yol açmış, Kur’ân-ı Hakîm’in bu kanun-u esasîsini kendilerine bir nokta-i istinad ve onlara garazkârlık edenlere karşı siper yapmak lâzım geldiğini, zaman ihtar ediyor.

Emirdağ Lahikası-II, Mektup No: 322, s. 500

LÛ­GAT­ÇE:

adavet: düşmanlık.

kanun-u esasî: temel kanun, anayasa.

kanun-u esasî-i Kur’ânî: Kur’an’ın temel kanunu.

mukabele-i bilmisil: aynısıyla karşılık vermek.

nokta-i istinad: dayanak noktası.

siyaset-i hâzıra: hazır siyaset, şimdiki siyaset.

şenî: kötü, çirkin.

Okunma Sayısı: 224
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı