Önceki yazımızda, sorduğumuz anlatım bozukluğu ile ilgili soruların cevaplarını kısaca yazmıştık. Fakat cevaplarımızın biri kısa, gerekçesi açıklanmamış olduğundan mukabil sual geldi:
“Şapka Deyip Geçmeyin 21’de sorduğunuz son 6 cümlenin 4’ünde anlatım kusuru olduğunu yazmışsınız. 6. cümlede “pahalı” kelimesi yanlış kullanılmış, demişsiniz. Hadi onu anladık diyelim (Aslında onu da anlamadık ama) peki diğer 5 cümlenin tamamında gereksiz kelime kullanılmamış mı? “Sağlıklı ve sıhhatli, neşeli ve şen, güçlü kuvvetli, hücum edip saldırınca, yaya yürüyerek” ifadelerinin bulunduğu cümlelerin hepsi hatalı değil mi?”
5 cümlenin 4’ünde gereksiz kelime kullanılmıştı (Sağlıklı ve sıhhatli, neşeli ve şen, hücum edip saldırınca, yaya yürüyerek) fakat birinde –miş gibi olan şaşırtma vardı: Güçlü kuvvetli.
Güçlü kuvvetli, ikilemedir; pekiştirme yapar. Fakat “güçlü VE kuvvetli” denseydi gereksiz kelime kullanma sebebiyle o cümle dahi bozuk olacaktı.
Uygun kelime kullanmamaktan kaynaklanan 6.Cümlede “pahalı” kelimesi cümleyi bozmuştu.
“Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.” Pahalı, “Fiyatı yüksek olan” demektir. “Fiyatı pahalı” denmez. Doğrusu şuydu: “Fiyatlar çok YÜKSEK olduğu için satışlar çok durgun.”
★★★
Gereksiz kelime kullanma (devam)
Şapka Deyip Geçmeyin 6’ya itirazı olan bir kardeşimizle yazışmalarımız uzamıştı. Yazışmamızda bir sual sormuştum. (Kardeşimizin iddiâsını ve iddiasıyla alâkalı suâlimi, onu mahcup edeceği düşüncesiyle atlıyorum.)
★★★
Sualime “evet/hayır” diye tek kelimeyle cevap verilebilecekken 40 dereden su taşınmıştı. Aynen aktarıyorum:
• Şu meselemizi şu “Tenvîr” için.. “Bazı âyât ve ehâdis vardır ki, ‘mutlaka’dır; ‘külliye’ telâkkî edilmiş... Hem ‘öyleler’ vardır ki, ‘münteşire-i muvakkata’dır; ‘dâime’ zannedilmiş... Hem ‘mukayyed’ var; ‘âmm’ hesap edilmiş... Şu Sünûhât’dan.” “ Üstâdımız Bediüzzaman Said Nursî’nin, şu referans kılıp şu yaslandığınız, şu “mutlak” olarak şu “tefehhüm” ile şu “taâkkul” edip aldığınız şu “sözünü”, hem “fazla” anlamış, hem de şu “fazla” almışsınız diyorum” “Tam şu Türkçesi…”
Demek işin tam Türkçesi(!) tek kelimelik bir cevap yerine 65 kelimeyle laf
çevirmeymiş. Bunun lügatta mecâzî karşılığı “gevelemek”tir. Yâni “söyleyeceği şeyi bir türlü söyleyemeyip döndürüp dolaştırmak.”
Ben de geveleyerek sordum:
• Şu kadar şu uzun şu dolambaçlı şu cümleleriniz şu yerine şu kısaca şu açık, şu tek şu bir kelimelik şu “evet” veya şu “hayır” cevabından şu ictinâbınız şu niçin?
Ne demişler: “Kıratın yanında duran ya huyundan, ya suyundan…”
★★★
Yazı serimize başlayalı, kardeşlerimiz mevzuyla ilgili farklı yorumlar yapıyor, kanaatler iletiyor. Seride, anlatım kusurlarına geçsek bile, makalelerimizin hitâmında şapka işaretiyle ilgili bir sehvi –mümkünse- mizâhî bir havada nazara vererek şapkayı gündemde tutmaya çalıştığımızdan Şapkanın bizâtihi kendisine duyulan antipati, kardeşlerimizin tenkitlerine sebep oluyor. Kimi kardeşlerimiz, şapka lafzı yerine “düzeltme, inceltme işareti” dememizi tavsiye ediyor. Bu diyalogların bir kısmı husûsî yazışmalarımızda kalıyor, bir kısmı da -lüzum üzerine- serinin birinde nazarınıza arz ediliyor. İşte onlardan biri:
“Şu ‘şapka’ kelimesine bir türlü ısınamadım! ‘Ancak onlarca mâlum ve me’luf üslup ve elbise altında görebilirler.’ (İşârâtü’l-İ’câz s. 166.). Bizce de şapka yerine, ‘ma’lum ve me’lüf’takke denirse görebilirim ve anlayabilirim!!! Selam eder, çalışmalarınızda başarılar diler, müstecâb dualarınızı beklerim.”
Serimizin başlığı “TAKKE Deyip Geçmeyin” olsa bu kardeşimize “ma’lum ve me’lüf” gelecek.
Cevâben merâmımızı şöyle ifâde ettik:
“Şapka” ifâdesi şuurlu bir tercihti. Maksadımız, didaktik bir şekilde sadece bu işâretin isti’mâl yerlerini anlatmakla sınırlı bir yazı dizisi değildi. Öyle olsaydı şimdiye çoktan biterdi. Okurlarımızın yorumları, bu yorumlara mukabil yorumlar, e postadan, yorum köşesinden soru veya sataşmalarla nice farklı konuların başına şapka geçti. Şapkanın tedâîlerinden de istifâdeyle seriyi daha zenginleştirmek, farklı mesajlara da zemin ihzar etmek idi. “ Düzeltme İşâreti” diyerek dilbilgisiyle sınırlı bir yazıya başlasaydık meselâ “Şapka sünneti” gibi bir hitam yapabilir miydik? (Şapka Deyip Deyip Geçmeyin-10)
★★★
Biz,“duru” olmayan, ism-i Hakîme muhâlefet eden bir iki misal daha verelim:
• “Tahkikî imanı elde edebilen bir mü’min, hayatını imanlı olarak yaşamaya ve korumaya kuvvette ilk adımını atmış demektir…”
Yazarımızın, hiçbir harfine dokunmadan aktardığım cümlesinden 5 kelimelik tasarrufla ism-i Hakîme ittibâ edelim:
“Tahkikî imanı elde edebilen bir mü’min, imanlı yaşamaya ilk adımını atmış demektir…”
• “Kuvvetli bir imanı tahkiki KUVVETİNE ve İMANINA sahip olan bir ehli iman ise…”
Düzgün cümle kurabilmek çok da kolay bir şey değildir ama bu kadar kısa bir ibâreyi, yazıda iktisâda böylesine mugayir ifade edebilmek de pek kolay olmasa gerek.
Biz, hem imlâsını düzeltelim, hem de 6 kelimelik bir tasarrufla ism-i Hakîme münâsib şeklini arz edelim:
Kuvvetli bir îmân-ı tahkikîye sahip olan ise…
★★★
Şapka hatâsıyla kısa bir hitam:
“Bir sevgi vâhası hâline gelen memleketin cemiyet HALATında, topraktan beslenen güneş renkli kır çiçekleri gibi açtılar.”
Cemiyet bir “halat”a teşbih edildiyse (tabii ki öyle bir şey yok) eyvallah da güneş renkli kır çiçekleri topraktan beslenip niye HALATta açıyorlar, bu HÂLÂTı anlayabilmiş değilim.
Huu! Şapkadan geçin, şapka deyip geçmeyin!