İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Başkanlığının il ve ilçelerde uzantıları var. Yabancıların Türkiye’deki ikameti, çalışması ve benzeri konularla bu idari birim ilgileniyor.
İşleri zor ve mühim. Zira “yabancı”ya hizmet veriyorlar ve dolayısıyla ülkemizin dışarıdaki imajı ile doğrudan ilgili bir iş yapıyorlar.
Verdikleri hizmetin kalitesi elbette tartışılabilir.
Ancak muhatapların büyük çoğunluğunun bize nazaran daha kötü durumdaki ülkelerden gelen kişiler olduğu dikkate alındığında memnun edilmeleri çok da zor olmasa gerek.
Biz yine de bazı okuyucularımızın gözlemlerini aktarıp hizmet kalitesinin yükseltilebileceğini duyuralım.
*
Türkiye’de üniversite okumaya gelmiş, mezun olmuş ve sonra dilinin ve uzmanlığının da yardımıyla bir kamu kurumunda işe yerleşmiş bir “yabancı,” önceki adresini değiştirip başka bir adreste oturan bir Türk vatandaşının yanına taşınıyor.
Yeni adresini bildirmesi lâzım. Ama nasıl? Nereye?
İl Göç İdaresi Müdürlüğüne soruyor ve eline bir liste tutuşturuluyor.
-Vatandaşın ve yabacının kimlik fotokopisi,
-Vatandaşın noterden taahhütnamesi,
-Vatandaşın ikamet belgesi,
-Vatandaşın sabıka kaydı,
-Vatandaşın vukuatlı nüfus kayıt örneği.
(Allah’tan devlet “iki top A4 kâğıdı, tükenmez kalem ve tebeşir” de istemekten vazgeçmiş!
Anlaşılıyor ki yabancının yeni adresini “beyana dayalı olarak” e-devlet üzerinden sisteme işlemesi mümkün değil. Adreste oturan Türk Vatandaşının da beyanı yani kabulü gerekiyor. Bunu anlarız.)
Yanına taşındığı Türk vatandaşının, bu durumu, e-devlet üzerinden beyan ya da kabul etmesi de yeterli olmaz mı?
Olmuyor.
Türk vatandaşı önce kırtasiyeye gidiyor ve e-devlet sistemine girip üç e-belgenin çıktısını alıyor.
Ardından, notere gidiyor ve beş yüz liralık masrafını yatırıp şöyle bir “taahhüt” veriyor:
“Halen … adresimde misafirim olarak bulunan … Uyruklu, … doğum tarihli… Pasaport numaralı … isimli kişinin, Türkiye’de kaldığı süre boyunca barınma, yeme, içme, sağlık, yol ve benzeri kişisel tüm giderlerini karşılayacağımı, bu sorumluluğun tarafıma ait olacağını, gelirimin ve maddî durumumun buna uygun olduğunu, vize veya ikamet bitim tarihinde kendisinin yurt dışına çıkışını temin edeceğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim…”
Bu içerikteki bir taahhütnamenin alınmasının hukukî dayanağı nedir? Biz bulamadık.
Daha da önemlisi bu taahhüdün hangi kısmının ne şekilde ihlali halinde Türk vatandaşının hangi tür müeyyide ile karşılaşacağı da belli değil.
Bu soruyu notere sorabilirsiniz, ama vereceği cevap belli: “İdare bu tür bir taahhüt belgesi istiyor ve biz de düzenleyip vatandaşımızın eline veriyoruz. Gerisine biz karışmayız”.
Noterin bu belgesi noterlerin elektronik belge sistemine düşüyor. Yani bu taahhüdün varlığını kamu kurumları da görebilir ve gerekirse kendi belge arşivine de indirebilir halde.
Ama bu sistem de işletilmiyor.
Ardından Türk vatandaşı ve yabancı, ikisi birlikte ve aynı anda İl Göç İdaresi Müdürlüğüne başvuruyorlar. Sıra alıyorlar. Bekliyorlar. Sonra belgelerini teslim ediyor ve imzalarını atıyorlar. İşlem tamam!
Bu kırtasiyeye, bu arşivleme biçimine ve bu tür bir iş akış şemasına gerek var mı?
Noterde imza atılmışsa ayrıca resmî dairede memur huzurunda imza atılmasına gerek var mı?
Resmî dairede memur huzurunda imza atılacaksa ayrıca bir de notere gitmeye ve para bayılmaya gerek var mı?
E-devletten zaten ilgilerince ve tüm kamu kurumlarınca ulaşılabilen belge örnekleri için vatandaşın kırtasiyeden çıktı alıp bir kamu idaresine götürmesine gerek var mı?
Sorular çoğaltılabilir.
Cevabını, sistem kurucuları, herhalde, başta İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya olmak üzere kendi amirlerine verecektir. Biz de merak ederiz.