AKP’nin kurucularından ve İçişleri Bakanlarından Prof. Dr. Beşir Atalay’ın başında olduğu Ankara Sosyal Bilimler Vakfı, “Türkiye’de Kimlikler: Din Ekonomi ve Siyaset” üst başlıklı “2024 Değerler Araştırması”nın sonuç raporunu web sayfasından yayınladı.
Merak edenler için linki: https://www.sosyalbilimlervakfi.org/wp-content/uploads/2024/10/TURKIYEDE-KIMLIKLER-DIN-EKONOMI-VE-SIYASET-V2.pdf
Beşir Atalay, Ömer Demir, İbrahim Dalmış, A. Ömer Toprak ve Cem Eğerci’nin hazırladığı 244 sayfalık araştırma raporunda ilginç sonuçlar var.
5618 kişiyle yapılan anket sonuçlarının manşeti bizce şu: Türkiye’de muhafazakârlar modern kesimlere göre daha anti demokrat eğilimlere sahipler.
Ankette verilen özelliklerin kimlik olarak kabul edilme yaygınlığı ilginç (s.34):
Çevreci %93,1, İnançlı %91,8, Milliyetçi %85,5, Cumhuriyetçi %82,3 Demokrat %76,8, Ulusalcı %73,5, Atatürkçü %70,9, Dindar %69,7, İslamcı %66,5, Muhafazakâr %58,7, Sosyal demokrat %55,4, Kemalist %35,7, Sağcı %28,3, Solcu %16,2.
Anlaşılıyor ki milletin kafası karışık. “Atatürkçüyüm” diyenler %70’e ulaşmış(!) ama “Kemalist’im” diyenler ancak bunun yarısı kadar.
Yine anlaşılıyor ki memlekette sağcı-solcu kalmamış. Demek, bu tasnifi siyasetçinin de terk etmesi şart.
Bazı önemli noktalar:
1. “Bazı insanlar iyi bir ülke yönetimi için geniş yetkilerle donatılmış bir liderin önemli olduğunu, bazıları da kurumların güçlü olmasının daha önemli olduğunu düşünmektedir. Siz hangi görüşe daha yakınsınız?” sorusunda, modern kesimlerin %48’i “lider” ve yine %48’i “kurumlar” derken muhafazakârların %63’ü lideri, %33’ü ise kurumları tercih etmiş.
Araştırmacılar bu rakamlardan nazikçe şu sonucu çıkarmış:
“Ancak, muhafazakâr kitlenin otoriteryen eğiliminin yüksek olmasının bir sonucu olarak kurumlara kıyasla lideri daha somut bir otorite figürü olarak tercih ettiği de düşünülebilir.” Biz buna “tek adamcılık muhafazakârların kârıdır” diyebiliriz!
2. “Demokrasi en ideal sistemdir” görüşünü benimseme oranı modern kesimlerde %76 iken muhafazakârlarda %68’de kalmış. Yeni Asya’nın işi büyük, yolu uzun…
3. “Temel hak ve özgürlükler mi, toplumsal refah mı?” sorusunda modern kesimdekilerin %41’i özgürlüklerden yana ve %52’si refahtan yana tercih kullanmışken muhafazakârların %34’ü özgürlükleri ve %58’i ise refahı öne çıkarmış.
İnsanın “vah başıma gelenler…” diyerek dizini dövesi geliyor. Demek, “ekmek mi hürriyet mi önce gelir” sorusunda doğru cevabın hürriyet olduğunu, “hürriyetini kaybedenin ekmek tercihini bile kaybedeceğini”, “hürriyeti elde edenin dilediği cinsten ekmeği de bulacağını” bu toplumun anlaması için her ferdin bir fırın ekmek yemesi lâzım!
4. “Başarı için torpil gerekir” görüşüne modern kesimdekilerin %65’i katılırken muhafazakârların da %59’u iştirak etmiş. Nisbetin muhafazakârlarda azalmasının sebebi, bazı muhafazakârların yirmi senedir ballı parmaklara sahip olması olmasın…
5. Ahlâklı olmak için dindarlığı gerekli görmeyenlerin oranı eğitim düzeyi yükseldikçe artıyor.
6. Modern kimliğin zayıf olduğu kesimde devletin laik olması gerektiği fikrine katılanlar ile katılmayanların oranları neredeyse eşit olduğu halde, bu kimliğin en güçlü olduğu grupta laiklik taraftarlarının oranı %89’a çıkıyor.
7. Muhafazakâr kimliğin devletin laikliği konusundaki görüşe etkisi modern kimliğin etkisi ile ters yönde. Ama muhafazakâr fertlerde de devletin laik olması gerektiği görüşü baskın. Muhafazakâr kimliği zayıf olanların %94’ü laiklik taraftarı iken, bu kimliği güçlü olanların %72’si devletin laik olması gerektiğini düşünüyor.
8. “Dini daha iyi anlayabilmek, yaşamak ve hissetmek için güvenilir bir cemaate veya tarikata bağlı olmakönemlidir” görüşüne katılanlar %13 iken katılmayanlar %84!
Unutmayalım ki Ömer Çaha ve ekibinin 2011’de ANDY-AR Sosyal Araştırmalar Merkezinde yaptığı “Türk Toplumunda Cemaat Algısı Araştırması”nda toplumun yaklaşık % 17’si cemaatlerden nefret ettiğini ve karşı olduğunu, % 31’i tasvip etmediğini, ama karşı da olmadığını, %24’ü olumlu bulduğunu ve %11’i de çok olumlu bulup desteklediğini belirtmişti. Yani on yılda %35’ten %11’e!
9. Yaşlı grupta gelecekte dinin etkisinin artacağını düşünenler %42, azalacağını düşünenler %35. Gençlerin ise tam yarısı gelecekte dinin etkisinin zayıflayacağını düşünüyor! Nasıl düştük bu hale?
10. Toplumun %63’ü Türkiye’de mahkemelerin bağımsız ve tarafsız şekilde karar verdiğini düşünmüyor.
Mahkemelere tam güvenenlerin oranı %29.
Ve mahkemelere güvenmeyenlerin oranı eğitim seviyesi yükseldikçe artıyor.
Sonra diyoruz ki “neden gençlerimiz kaçıyor?”
Cevap net!