Müslümanın temel özellikleri doğruluk, hakperestlik ve adalettir. Zira, Kur’ân’da meâlen, “Hakkı Allah için ayakta tutan, adâletle şahitlik edenler olun.”1 diye ferman edilir.
Peygamberimizin (asm), “Bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltiniz. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğzedin...”2 direktifini de...
Üstadımız bunlardan mülhemen şu çıkarımları yapar: “[İnsan] medenî-i bittab olduğundan ebna-i cinsinin [kendi cinsinden olanların, insanların] hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükellef”tir.3 “Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.”4
Ne var ki, “İnsan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenâtını birtek seyyie yüzünden unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenâtı örter, unutur, mü’min kardeşine adavet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesad âleti olur.”5
Ve şu tuzağa da dikkat kesilmeliyiz: “Gizli düşmanlarımız iki plânı takip edip, biri beni ihanetlerle çürütmek, ikincisi mâbeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkit ve itiraz ve gücenmekle bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki, Hüsrev’in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir…”6 Fitnecilerin hilelerine karşı ne yapmalı?
“Hile ve fitne, perde altında kaldıkça tesir eder. Zâhire [açığa] çıkmakla iflâs eder, kuvveti söner.”7
Dipnotlar:
1-Mâide Suresi, 8.; 2-Müslim, İman, 78.; 3-Münâzârât, Enst./intr, s. 137.; 4-Mektubat, s. 254.; 5-Lem’alar, s. 241.; 6-Şualar, s. 443.; 7-Hutuvat-ı Sitte, s. 102.