Nur Talebelerinin ittihad ederek geçmişte ifâ ettikleri iman hizmeti, toplum nezdinde tesirli olduğu gibi onların Risale-i Nur’a mutabık olarak gösterdikleri siyasî tavır, ülke idaresinin ehil ellere geçmesine vesile olmuş, vatan ve milleti tehlikeye atacak birçok bâdirenin vukuuna mâni olmuştur.
Zira Risale-i Nur’un, sadece iman sahasında değil, siyasî alana taalluk eden vazifesi de vardır.1 Meselâ 1965’lerde askerlerin etkili olduğu Millî Güvenlik Kurulu, Süleyman Demirel’in başında bulunduğu demokrat iktidara baskı yaparak dinî hizmetlere yasaklama getiren Anayasa Nizamını Koruma Kanunu’nun TBMM’den geçirilmesini dayatmıştı.
Merhum Zübeyir Gündüzalp’in yönlendirmesiyle Av. Bekir Berk ve Mehmet Kutlular, bu konuyla alakalı olarak, ilgili makamlarla görüşüp onları ikaz etmişler, yurt genelinde Adalet Partisi’nin teşkilatlarını harekete geçirmişler, kanunun TBMM’den geçmesine mani olmuşlardı. Onlar bunu yapmasalardı, muhtemelen devletin güvenlik güçleri alet edilerek, dinî gruplar baskı altına alınacak ve hizmetlerine çok zarar verilecekti.2
Hicrî 13. Asrın Müceddidi Mevlâna Halid-i Bağdadî’nin talebeleri, 1877’de yaptıkları manevî hizmetlerle Rusların İstanbul’u işgal etmelerine mâni olmuşlardı.3
Onlardan yüz sene sonra Ahirzaman Müceddinin talebeleri olan Nur Talebeleri, 1977 seçimleri öncesinde iman hizmeti ifa etmekle birlikte, ülkeyi karış karış dolaşarak demokratlara destek olunması için sağ kesimi ikaz etmişler, o dönemde komünistleri destekleyen Halk Partisinin tek başına iktidara gelmesine engel olmuşlardır.
Allahü a’lem o dönemde o parti tek başına iktidara gelseydi, onun kanatları altında komünizmin bu ülkeye hâkim olma tehlikesi vardı.
Zındıka komitesinin (derin devlet) iğfal ettiği 12 Eylül darbecileri, korku, tama’, maddî imkân ve makam gibi değişik fitne tuzaklarıyla Nur talebelerinin vahdetlerini bozarak birbirlerinden bağımsız hizmet eden çok sayıda gruplara ayrılmalarına sebep oldular.
Zındıka komitesi, toplumu manevî yönden ıslah eden dinî grupların, özellikle Nur Talebelerinin ittihad etmesini istemez. Çünkü onlar ittihad ederek yapacakları güçlü hizmetlerle onun, dinsizliği ve ahlâksızlığı ülkede terviç eden faaliyetlerini neticesiz bırakır.
Yeni Asya haricindeki Nur gruplarının çoğu, 2000’lerin başında siyasal İslâm akımının tuzağına düşerek demokratlar yerine AKP’ye destek vererek onu iktidara taşıdılar. Onların desteği ile bu partinin iktidarı 20 küsur yıldan beri devam etmekte, günümüzde uyguladığı yanlış politi- kalarla dinî hizmetler geri giderken demokrasi, adalet, hürriyetler ve ekonomi yönünden ülkeyi krizlere sürüklemeye devam etmektedir.
Şayet onlar, aralarındaki çakıl taşları mesabesinde olan ihtilâf mevzularını bir kenara iterek, geçmişte olduğu gibi Nur’un meslek ve meşrep ölçülerinde ittihad edip meşveretle hareket etselerdi, iman ve Kur’ân hizmetinin toplum nezdinde daha tesirli olması yanında, Allahü a’lem, Türkiye hâl-i hazırdaki perişan duruma düşmeyecekti.
Çünkü o zaman Risale-i Nur’un işaret ettiği demokratlar, onların desteği ile iktidara taşınacak, geçmişte yaptıkları gibi ülkeyi maddî-manevî yönden kalkındıracak- lardı. Siyasal İslâm cereyanı azınlıkta kalacak, iktidara gelme fırsatı bulamayacaklardı.
Dipnotlar:
1– Kastamonu Lâhikası, s. 196.
2– Mehmet Kutlular, İşte Hayatım, s. 123.
3– Şualar, s. 745.
4– Emirdağ Lâhikası, s. 347, 352, 358, 492, 535.