Önceki gün Abdülkadir Selvi’nin yazdıklarıyla medya yine çalkalandı.
Yazıya göre, AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan milletvekilleriyle yaptığı toplantıda Abdullah Öcalan’ın affı konusuyla ilgili olarak sorulan bir soruya “Ev hapsi mev hapsi diye bir şey yok. Adamın kendisi de çıkmak istemiyor. Bunlar nereden çıkıyor? Af diye bir şey yok. Bebek katiline af yok” diye cevap vermiş. Ardından da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a dönerek “Bunları halka anlatın” demiş.
Biz konuyla ilgili ilk yazımızda bu sürecin “Devlet Bahçeli’nin ‘zzzzııııııt Erenköy’ çekmeye de uygun elinin DEM Partililerce tutulmasıyla” başladığını yazmıştık.
Sonrasında da herkes gibi biz de şüphelerimizi ve riskleri beyan etmiştik. Ve “keşke sonuç alınsa ama…” diyerek iyi niyet eklemiştik.
İkinci çözüm süreci de denilen bu yeni sürecin asıl amacının, iç siyasette Erdoğan’ın Anayasa gereği tıkalı olan önünü açmaya yönelik bir Anayasa değişikliği için güç devşirmek olabileceği tahmin ediliyordu.
Böyle bir değişiklik için DEM Partililerin desteğine ihtiyaç var mı? Şimdilik evet.
Ama burası Türkiye…
TBMM’deki milletvekili dağılımları fevkalade oynak halde. Ve bu oynaklıktan en çok istifade edecek olanın da koalisyon partileri olduğunda şüphe yok.
Zira kısa gün dostu ve gücetapar vekiller ve siyasetçiler, muhalif de görünseler, benzer saiklerle hareket eden yerel dinamiklerin de ittirmesiyle kolaylıkla saf değiştirebiliyorlar.
Muhalif kesimlerin oyunu alarak vekil seçilen muhalif parti adaylarının şu ya da bu saikle ve kolaylıkla AKP’ye yamandığını görebiliyoruz ve görmeye devam edeceğiz.
Bu eskiden de böyleydi ama şimdilerde daha fazla böyle.
Muhalefet partilerinin milletvekili adaylarını belirleme sürecinde, iktidarın, istihbarat gücünü de kötüye kullanarak “yerleştirmeler” yapmadığını varsaymak isteriz ama bugünün Türkiye’sinde bu çok tatlı bir hayalden ibaret kalır ve bunu da herkes bilir.
Bu sebeple Erdoğan’ın sözlerinin arka planını doğru okumak gerek.
Bir de eski MİT Başkanı ve şimdinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın şu sözünü hatırlayalım:
“Fidan, İmralı’ya giden DEM Parti heyetinin siyasî parti temaslarının ve sürecin Suriye’deki YPG varlığıyla doğrudan ya da dolaylı bir ilintisi olup olmadığına ilişkin, ‘Biz şu andaki senaryolarımıza baktığımız zaman böyle bir ilinti üzerinden açıkçası hareket etmiyoruz. Bunu bir veri olarak elimize almıyoruz. Ama daha sonra bu bir katma değer üretir mi, başka türden bir katkısı olur mu, o başka bir konu. Ama şu an itibarıyla böyle bir veri elimizdeymiş gibi, etkisi olacakmış gibi hareket etmiyoruz’ değerlendirmesinde bulundu. Birgün.”
Ve şimdi ara söz:
“Ağam bizimle eğleniiir” repliği artık “Ağalarımız bizimle eğleniiir” olarak okunup söylenecek.
Elbet süreç de devam edecek!
Oyalama taktiği de bu işin bir parçası.
Ama Selvi’nin bile kafası karışıksa bizim neden olmasın…