"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni süreç siyasete alet edilmesin!

Mehmet KARA
10 Mart 2025, Pazartesi
Ülkede ekonomi, adalet, eğitim, sağlık gibi birçok alanda problemler yaşanırken, hükûmet bu sorunların konuşulmasını pek istemiyor.

Rahatsızlığı sebebiyle son günlerde pek görülmeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de DEM’lilerle tokalaşmasıyla başlayan “ikinci çözüm süreci” 5 ayı aşkın bir süredir ülkenin gündeminde yer alıyor. 

Anlaşılıyor ki, bu süreç bir yılı aşkındır gizliden gizleye devam ediyormuş. İmralı’ya devlet görevlileri gitmiş, Erdoğan ve Bahçeli’ye raporlar sunulmuş. Hukukçular Anayasa çalışması yapmış. Süreci kamuoyuna duyurma işi de Bahçeli’ye düşmüş.

Elbette herkes terörün bitmesini ister, ama süreçle ilgili cevaplanması gereken birçok soru işareti var.

Meselâ Bahçeli sürecin bu kadar merkezindeyken, diğer partilerin genel başkanlarıyla görüşürken Erdoğan’ın İmralı’ heyetiyle görüşmemesi, sürecin bundan sonraki gidişi, Öcalan’ın açıklaması sonrasında “silâh bırakmanın Suriye’deki güçleri kapsamadığı” açıklamasını yapan Suriye yapılanmasının bundan sonraki tavrı ve yeni gelişmeler ışığında Suriye’de oluşacak tablo gibi izaha muhtaç pek çok konu var.

Ama baştan beri söylediğimiz kamuoyunun da gittikçe daha çok sahiplendiği bir gerçek var. Süreç Meclis denetiminde ve inisiyatifinde yürütülmeli. Daha önce “çözüm” adıyla yürütülen sürecin başarısızlıkla neticelendiği ve büyük acılar yaşandığı unutulmamalıdır.

***

Millî gelirimiz aylık 46 binmiş!

Ülkenin en büyük sorunlarından birisi de yaşadığımız ağır ekonomik kriz. Açlık sınırının altında maaş alan emekli ve asgarî ücretli hayatını devam ettirebilmek için ikinci iş arayışında.

Ülkedeki ekonomik görünüm bu iken ve enflasyon tahminlerinde sık sık yanılan devlet kurumları mevcut iken yeni enflasyon rakamını TÜİK yüzde 40 olarak açıkladı. Yetmedi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, millî gelirin 15 bin 463 dolara ulaştığını söyledi. Dar gelirlinin emeklinin iki yakasının bir araya gelmediği bir Türkiye gerçeğinde “enflasyon düşüyor, millî gelir artıyor” sözleri inandırıcı olur mu?

Sosyal yardım alan hane sayısının 5 milyonu, kişi sayısının ise 20 milyonu geçtiği bir ülkede millî gelirden kişi başına aylık 46 bin lira düştüğünü söylemek gerçeklerle bağdaşmıyor. Belki resmî rakamla bunlar açıklanabilir, ama ülke gerçekleriyle örtüşmez. Tıpkı TÜİK’in açıkladığı rakamlar gibi.

Hesap ortada: 15 bin 463 dolar, yani yıllık 560 bin lira, aylık 46 bin lira. Ülkede yaklaşık 16 milyon emekli var. En az emekli aylığı 14.496 lira. Resmî rakamlara göre 7 milyondan fazla kişi asgarî ücretle çalışıyor. Şu anda asgarî ücret 22.104 lira. 

O zaman şunu sormak lâzım: ülkede kişi başına 46 bin lira alan kaç kişi var?

Şimşek, sokağa çıkıp vatandaşa “Yıllık geliriniz 564 bin TL’yi buluyor mu?” diye sorsa ne cevap alır sizce…

***

Artık kirli dili bırakın!

Ülkenin büyük meselelerinden birisi de siyasetçilerin ülkeyi kutuplaştırması… 

En tepeden başlayan çatışma ve kutuplaştırma dili tabana kadara yansıyor.

Siyaset dilini kuşatan kirlenme, neredeyse bütün bir toplumu zehirlemeye devam ediyor. Normalleşme olacağını söyleyen siyasetçilerin son günlerde birbirlerine karşı kullandıkları dil milleti zehirliyor. Trafikte, sokakta insanların birbirlerine karşı tahammülsüzlüğünde de bu görülüyor.

Demokrat Parti Siyasî İşler Başkanı Gürcan Dağdaş, sosyal medya hesabından, “Hayal miydi, yalan mıydı?” diyerek bu konuya temas etmiş. “Türkçe tatlı bir dil iken, zehirli bir dile nasıl dönüştü?” diye sorarken, “Siyaset bölücülüğe nasıl teslim oldu? Vatandaşı terörist, hain, işbirlikçi diyen yöneticileri nasıl fark edemedik?  Aklı, izahı, bilimi, saygıyı, sevgiyi ne ara dipsiz kuyuya attık?” şeklinde ardı ardına pek çok soru sıraladıktan sonra, “Kendimize sormalıyız, niye çürüdük, niye niye niye…” diyerek mesajını bitirmiş.

Sözleriyle kutuplaştırıcı dil kullananlara 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kulaklara küpe olması gereken şu sözlerini aktaralım: “Konuşmaya başlamadan önce şu cümleleri hatırlayın; Söylediklerimin gereği var mı? Anlattıklarım iyilik ve şefkat içeriyor mu? Söylediklerim birini incitiyor mu?”

Kutuplaştırıcı üsluptan beslenen siyasetçiler artık bu kirli üsluplarını ne zaman terk edecekler? Millet merak ediyor.

***

Sözün özü

“Türkiye’de her bir sorunun çözümü ancak ve ancak daha fazla hürriyet, daha fazla adalet, AKP’nin müsaade ettiği kadar demokrasi ile değil ‘işleyen tam demokrasi’ ile mümkündür!” 

Gültekin Uysal (DP Genel Başkanı)

Okunma Sayısı: 303
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı