Türk demokrasisi büyük bir sınavdan daha geçiyor.
Türkiye’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle başlayan demokrasi serüveni, 1960’taki kanlı askerî darbe ile kesintiye uğradı.1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 1997 28 Post Modern darbesiyle büyük yaralar aldı.
75 yıl sonra Türk demokrasisinin geldiği nokta vahim. 167 ülkenin değerlendirildiği demokrasi endeksinde Türkiye 103. sırada ve “hibrit rejim” kategorisinde yer alıyor.
The Economist’e bağlı Economist Intelligence Unit’in (Economist İstihbarat Birimi) 167 ülke ve bölgedeki siyasî durumu değerlendirdiği 2024 Demokrasi Endeksi raporuna göre Türkiye’nin demokrasi puanı 2023’te 4,33’ken 2024’te 4,26 olarak belirlenmiş. Raporda en yüksek puanı 9,81 ile Norveç, en düşük puan ise 0,25 ile Afganistan’a ait.
Rapor, demokrasilerin zayıfladığı tespitine yer verdikten sonra gerekçelerini “hükümetlere yönelik güvenin azalması,” “politikacıların ve partilerin seçmenleri etkili bir şekilde temsil edememesi,” “partiler ve seçmen tabanları arasındaki kopukluk,” “sorunların çözülememesi ve yeni siyasî fikirlerin eksikliği” şeklinde özetliyor.
Tam demokrasi kategorisinde ise İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka’nın da arasında bulunduğu 25 ülke yer alıyor.
Kusurlu demokrasiler arasında ise ABD, Fransa, İtalya, Belçika’nın yanı sıra İsrail, Şili, Botsvana, Polonya, Güney Afrika, Sırbistan, Bulgaristan, Polonya, Arjantin ve Güney Kore gibi ülkeler var.
Karma/hibrit rejimler kategorisinde ise, Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Bosna, Gürcistan, Tunus, Uganda, Gambiya, Fas, Kenya, Tanzanya, Meksika, Peru, Nijerya ve Romanya gibi ülkeler sıralanıyor.
Öyleyse “Peki hibrit rejim ya da diğer adıyla karma rejim ne anlama geliyor?
Analize göre “Karma rejimlerde hükümetin muhalefet partileri ve adayları üzerinde baskısı yaygın olabilir. Yolsuzluk yaygın olma eğilimindedir ve hukukun üstünlüğü zayıftır. Sivil toplum zayıftır. Tipik olarak gazetecilere yönelik taciz ve baskı vardır ve yargı bağımsız değildir” deniliyor.
***
YASAMA YÜRÜTME YARGI ERKLERİ AYRILMAZSA
Demokrasilerde yasama, yargı ve yürütme birbirinden bağımsızdır. 2018 yılından beri Türkiye’de uygulanan Partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile bu ayrım görünür şekilde zayıfladı.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı olması sebebiyle, yüksek yargı atamalarının aynı kişi tarafından yapılması bu durumu tek başına özetliyor.
Yasama yani Meclis yeni sistemle birlikte güçsüzleştirildi birçok yetkisi alındı. Ülkenin bütçesini dahi veto edemiyor.
Demokrasilerde dördüncü güç olan “basın”nın hâli ortada. Uluslararası Basın Enstitüsü Raporu’na göre, AKP iktidarının medyayı kontrol etme oranı yüzde 95’lere kadar yaklaştı. Oysa basın hür olmalıdır. Çünkü bu demokrasi için olmazsa olmaz kurallardan birisidir. Eğer basın hür olmazsa, “tam demokrasi”den bahsetmek mümkün olmayacaktır. Çünkü basın hürriyeti demokrasinin vazgeçilmezidir.
***
DAHA DA GERİLERE DÜŞECEK
Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı ve Erdoğan’ın gelecek seçimlerdeki en büyük rakibi olarak gösterilen Ekrem İmamoğlu’nun 30-35 yıl sonra; önce diplomasının iptal edilmesi, bundan saatler sonra şafak vakti 100’den fazla kişiyle birlikte gözaltına alınması Türkiye’nin demokrasi endeksinde daha da gerileyeceğini açıkça gösteriyor.
Türkiye’nin demokrasi sıralamasında üst sıralara çıkması için çalışılması gerekirken daha gerileri düşmesi için ne gerekiyorsa o yapılıyor.
Bu durum Türkiye’ye yakışmıyor.