Konfor alanımızdan çıkmak, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek ve ‘Yapay zekâ Çağı’na ayak uydurmak biraz sancılı gibi gözüküyor. Oysa; Buddha’ya göre “değişim asla acı vermez, sadece değişime direnmek acı verir.” Şuurlu şekilde kullanan kazanır.
Aslında 70-80 yıllık bir kavram yapay zekâ. ‘Makineler düşünebilir mi?’ sorusundan yola çıkılmış. Son zamanlarda daha çok gündeme geliyor. Kabul etsek de, dirensek de yapay zekâ artık evde ve işte hayatımızın her alanını bir şekilde dönüştürüyor. Bu asırda Allah’ın insanlara bir armağanı. Elbette nimetleri kadar külfeti de olacak.
Yapay zekâ artık geleceğin değil, bugünün teknolojisi. Tıptan ekonomiye, hukuktan felsefeye, eğitimden ev işlerine, spordan dış politikaya, tarımdan turizme, girişimcilikten enerjiye, basından iletişime kadar her alanı dönüştürebilecek bir teknoloji diyebiliriz.
YZ: DOKTOR, ÖĞRETMEN, HÂKİM...
Fabrika işçileri, işlerini adım adım kendilerinden çok daha hızlı, hatasız ve ucuza çalışan robotlara bırakmaya mecbur kaldılar/ kalıyorlar. ‘Beyaz yakalılar’ denen meslek grupları da kendilerinden çok daha verimli YZ araçlarına işlerini devretmek üzereler sanki.
Meselâ tüm tıp branşlarında üretilmiş, tüm dünya dillerindeki, tüm bilgileri okuyup öğrenmek bugün YZ araçları için 6 yıllık bir tıp eğitimi gerektirmiyor. Bu YZ için en fazla birkaç aylık bir iş!
Dünya tıp literatürünü, gelişmelerini çok kısa sürede ve çok yakından takip edebilirler. Bu, hiçbir insan doktorun asla erişemeyeceği bir bilgi seviyesi demek. Üstelik YZ doktorları hiç yorulmadan, bıkmadan, usanmadan 7/24 çalışabiliyor!
Yapay zekâ, tıbbî görüntüleme, ilaç geliştirme, genetik analiz gibi pek çok alanda zaten kullanılıyor. Her kişinin tıbbî geçmişini, alerjilerini, hassasiyetlerin ayrıntısıyla bilen, ona göre karar veren özel YZ doktoru da olabilir.
Aynı şekilde her talebenin kabiliyetlerini, hassasiyetlerini bilen özel YZ öğretmeni olabilir. Öğrencilerin her birine uygun bir müfredat geliştirebilir. Talebeler, istedikleri zaman, istedikleri yerden, istedikleri konuda eğitim alabilir.
Öyle görünüyor ki; okullar, sınıflar, dersler, zaman ve mekana dair kısıtlamalar ortadan kalkacak, talebeler dünyanın dört bir yanındaki akranlarıyla ve uzmanlarla etkileşim halinde olacaklar. Bunun hukuk, mühendislik vs. gibi alanlarda da düşünmek mümkün. YZ robotları bilim olimpiyatlarında insanların çoğundan daha yüksek notlar alabiliyorlar.
VİCDAN VE YAPAY ZEKÂ
Bazı ülkelerde YZ’nın Mahkemelerde kullanıldığına dair haberler okuyoruz. Gerçi duygusal zekâ, vicdanî kararlar ve sezgi gibi alanlar; YZ’nın, insan zekâsı yerine geçebileceği alanlar olarak henüz görülmüyor. Ancak red etmek yerine, yakın gelecekte buna benzer süreçlerin, en azından kısmen taklit edilebilme ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız.
Konfor alanımız olarak gördüğümüz duygusal zekâ ve vicdanî olma konusu, yapay zekâ için konuşması erken kavramlar olsa da; “duygusal zekâ olmadan vicdanî ve doğru karar vermek mümkün değildir” iddiası sadece yakın geleceğin bir önerisi olabilir.
“Vicdanen doğru kavramı” insanlar veya toplumlar için bile değişebiliyor, her şartta evrensel kabul görmüyor. Bu sebeple ‘yapay zekânın vicdanî/doğru kararlar veremeyeceği’ iddiası çok anlamlı değil.
Gelecekte bu konuda neler yaşanabileceğini şimdiden kestirmek çok zor.