İnsan nisyana müptelâ. Bazen unutuyoruz. Zaten bildiğiniz bazı hakikatleri birlikte hatırlayıp tekrarlayalım mı?
“Hayat; inanan ve salih ameller işleyenler dışında, hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur” der merhum İzzetbegoviç. “Unutmayın! Kur’ân’ı yaşayın ve ölüme hazırlanın!” diye de ilâve eder.
Çünkü ömür yolculuğu her gün biraz daha hızlanıyor.
Yüce Kitabımızdan öğreniyoruz ki; samimi bir şekilde iman edenler, dünya ve âhiret için faydalı işler yapanlar, yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine getiren ve yasakladıklarından kaçınanlarla; birbirlerine Hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç, insan zarardadır.1
*
Ahir zamanın bu diliminde sahabe mesleği olan iman, Kur'ân davasına gönül veren muhabbet fedâileri birer ümit çağlayanıdır. Zira, ittifak etmiş dinsizlik cereyanlarına korkmadan, birlik olup karşı çıkarlar.
Mâniler arttıkça, onların imanları ve mukavemetleri artar.
“Felek her türlü esbabı, cefayı toplayıp gelse” de sadakat gösterip, sebat ederler.
Medâr-ı nizâ birşey varsa, meşveret ederler. Herkes bir meşrepte olamayacağı için çok sıkı tutmazlar. Müsâmaha ile birbirine bakarlar.”2
Zındıkanın, nefsin ve desise-i şeytaniyenin tuzaklarına karşı teyakkuz içinde olurlar. Bazı sıkıntılar olduğu zaman, bunların gelip geçici olduğunu bilerek daha fazla hizmete sarılırlar.
Farklı fikirlere tahammül ederler. “Hak namına, hakikat hesabına tesâdüm-ü efkârla, maksatta ve esasta ittifak ile beraber, vesailde ihtilâf ederler. Böylece hakikatin her köşesini izhar edip, hakka ve hakikate hizmet ederler”.3
*
Üstadlarının ikazları birer projektör gibi yollarını aydınlatır.
İman kardeşliğinin, kan kardeşliğinden üstün olduğunu unutmazlar.
“Mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır.”4 prensibi doğrultusunda hareket ederler.
Her amellerinde Allah’ın rızasını gözetirler.
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. İyiliği emir ve tavsiye eder, kötülüklerin önünü almaya çalışırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler.
İşte onlar, kendilerine Allah’ın merhametle muâmele edeceği seçkin kimselerdir. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır” müjde ve ikazı gereğince amel ederler.5
Hz. Peygamberin (asm) sünneti olan güzel ahlâkı esas tutarlar.
*
Son olarak, Üstadın tembihini bir kez daha hatırlayalım:
“Kardeşim, hizmeti düşünmeyin. Cenab-ı Hak hizmeti en muhalife dahi yaptırır. Sizin düşüneceğiniz; uhuvvet, muhabbet, ittihat ve tesanüttür.”6
Ve tekrar vurgular: “Aziz kardeşlerim, Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem (soğukkanlılık, heyecanlanmadan, acele etmeden, düşüne düşüne ve tedbirli hareket) ve ihtiyattır.7
Dipnotlar:
1- Asr Suresi; 2- Kastamonu Lâhikası, s. 181.; 3- Mektubat, s. 315.; 4- Mektûbât, 254.; 5- Tevbe Suresi: 71.; 6- (S. Özdemir'den nakil; 7- Şualar, s. 279.