"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İran devletini bekleyen tehlike

Sami CEBECİ
15 Ocak 2025, Çarşamba
İran, komşumuz olan büyük bir devlettir.

1639 tarihinde Osmanlı devleti ile İran arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan bu yana hiçbir sınır problemimiz de olmamıştır. Halkı hem Sünnî, hem de Şiî olan bu Müslüman devlet, İran İslâm Cumhuriyeti olarak kendini tanımlamaktadır. Sünnîler ve Şiîler asırlardan beri birlikte yaşamaktadırlar. 

Müslüman devletlerin farklı mezhep meselesini siyasî konulara dahil etmesinin tarihte çok büyük zararları görülmüştür. Meselâ; Osmanlı devletinin dâhili meselelerine, Şiîlik meselesini siyasî bir araç olarak kullanan Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında yapılan ve 23 Ağustos 1514 tarihinde gerçekleşen Çaldıran Meydan Muharebesi, her ikisi de Müslüman olan Osmanlı ve İran ordularından binlerce askerin ölmesine sebep olmuştur.

Keza; Anadolu’da meydana gelen çeşitli isyanların içinde önemli bir yeri olan Şah Kulu isyanı da, Alevilik ve Şiîlik adına yapılmış ve bu isyanların bastırılması esnasında, iki Osmanlı paşası şehit edildiği gibi, hem Osmanlı askerlerinden, hem de Şah kulu müritlerinden binlerce Müslüman olan insan birbirini öldürmüştür. İşte, mezhep farklılığına dayanan inançların siyasî konulara alet edilmesi böyle kötü neticeleri vermesi, vicdanları sızlatan bir durumdur. Tarihî olaylardan ders çıkarıp aynı hatalara düşmemek icap eder.

Bir başka gerçek daha vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi “Haricî düşmanların hücumu zamanında, dâhilî düşmanlıkları bırakmak lâzımdır.” Evet, şimdi bütün Orta Doğu devletlerini ilgilendiren büyük bir musibetle karşı karşıyayız. Büyük İsrail Devleti projesiyle, Nil Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar uzanan çok geniş bir coğrafyayı, “Vaad edilmiş topraklar” masalı üzerine kurulu bir hayal için, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Suriye, İran ve Türkiye dahil her ülkeye göz diken Siyonist İsrail devleti, bahsi geçen ülkeleri sürekli rahatsız ediyor.

İslâm devletlerinin birlik olamayışından istifade eden Batılı devletlerin, Orta Doğudaki Müslüman devletler üzerinden oynamak istediği oyunları bozacak tek güç “İslâm birliği”’dir. Ancak, bahsi geçen birliğin kurulmasından önce, Türkiye, Azerbaycan ve Katar devletlerinin stratejik ittifak yapıp, birimize yapılan bir saldırı üçümüze yapılmış sayılır diyerek güç kazandıkları gibi, en kısa zamanda İran ile Türkiye mutlaka aynı anlamda stratejik bir ittifak kurmalıdır. Dördümüze yapılan bir saldırı, hepimize yapılmış kabul edilir diyerek, ortak bir güç birliği yapılmalıdır. Çünkü, hepimiz Müslümanız, dostuz ve kardeşiz.

Akıl için yol birdir. Ancak, yapılması gereken çok önemli bir birlik zamanında kurulamazsa, sonradan duyulacak pişmanlıkların kimseye bir faydası olmadığı çok görülmüştür. D-8 toplantısında çok sıcak görüntüler veren İran cumhurbaşkanı Sn. Pezeşkiyan ve hükümeti, ne yapılması icap ediyorsa en kısa zamanda yapmalı ve İran devletini gelecek büyük bir musibet ve tehlikeden mutlaka kurtarmalıdır.

Okunma Sayısı: 450
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı