"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mazimizden birkaç sayfa, günlük bir lâhika: “Avrupa Asya’ya bağlanıyor”

İslam YAŞAR
22 Şubat 2025, Cumartesi
—Dünden devam—

İLK MANŞET

 “Avrupa Asya’ya bağlanıyor”

Yeni Asya’nın ilk manşetiydi bu mânidar ifade. Demirel Hükümetini hedef alan terörün, anarşinin cadı kazanına çevirdiği memlekette hükümet her şeye rağmen iyi şeyler yapmaya çalışıyordu. Bunlardan biri de Halk Partili milletvekillerinin bütün itirazlarına, hatta engelleme çabalarına  rağmen Süleyman Demirel’in İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nün temelini atmasıydı.

 “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” 

Zîra Nurculuğun şiarı, bu vecize ile ifade edilen güzellikti. Yeni Asya da mezkûr manşetle, bu güzel kaide mucibince, İslâm’ın emirlerine harfiyen riayet edeceğinin, hayata ve hadisata hüsn-ü zanla bakacağının ve hâdiseleri Kur’ân’ın, sünnetin, icma-i ümmetin ışığında değerlendireceğinin ilk işaretini vermişti.

Asya ve Avrupa kelimeleri, Nur Talebelerinin Risale-i Nurlar’da çok sık rastladıkları ve telaffuzuna âşinâ oldukları kıt’a isimleriydi. Bediüzzaman Asya’yı vahyin, Avrupa’yı felsefenin merkezi saydığı için talebeleri, vahiy yoluyla gelen vahdânî hakikatlerin bayraktarı olması niyazıyla söylediği ‘Asya kıtasının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûradır’ sözünü biraz değiştirerek gazeteye serlevha yapmışlardı:

“Asya’nın bahtının miftâhı meşveret ve şûrâdır.” 

Nitekim, gazetenin fikir ve idare kadrosu içinde bu cemaatî hassasiyetleri en iyi bilenlerden ve hissedenlerden biri olan müessis Nezihî Mustafa Polat da yazdığı ilk yazıda yapılan tercihin insanlığı saran dertlere çare olacak hakikatleri haykırışın ifadesi olduğunu nazara verdi:

“Asya hak, adâlet ve fazilet mektebidir. İnsanlığın terbiyegâhı olmuştur. İnsanlığın kıblesi de Asya üzerindedir. Asya insanı, Avrupa’nın esareti altına girmişse, bu İslâm’ın emrettiği şûrâyı, meşvereti, istişareyi terk etmesinden olmuştur.” 

Bu gazete, her ânı harıl harıl çalışarak geçecek bir ömür koşusunun çıkış işareti sayılırdı. Orada çalışanlar, her işi zamanında yapma şansına sahip değillerdi. Bir günün gazetesi daha basılıp ele geçmeden, ertesi gün çıkacak gazetenin hazırlıkları başladığından, basın hayatında her gün, en az bir gün öncesinde yaşanırdı.

Hizmet aşkıyla çalışmanın lezzetini şartların, zamanın, mekânın meşakkatinde bulan ve mesai mefhumunu tanımayan, aramayan, sormayan bu insanlar, Cağaloğlu’nda gazeteciliğin hızlı işleyişine ayak uydurabilmek için eleman, sermaye, malzeme, eşya eksikliğini el birliği ile fazla çalışarak kapatmaya gayret ediyorlardı.

Bilhassa Mustafa Polat, fazla çalışıp, farklı işler yapmayı tabiî bir hayat tarzı haline getirmişti. Kilolu vücuduna ve heybetli görünüşüne rağmen oldukça hareketli bir mizaca sahipti. Çok çalışır, az konuşur, az uyur, az dinlenirdi. Dikkati dağıldığı zaman soğuk kış günü de olsa ayağının altına bir leğen su koyup daktilonun başına geçer ve müsvedde kâğıt kullanmadan yazısını yazardı. Neden çok çalıştığını soranlara da şu cevabı verirdi: 

-Zamanı değil, ânı değerlendirmeye çalışıyorum. Yeni Asya’yı haysiyetli, şahsîyetli ve seviyeli yazarların, yazmak için yarışacakları örnek bir gazete hâline getireceğiz. Şimdi imrendiğimiz yazarlar, fikir adamları, akademisyenler yakında hep Yeni Asya’da yazacaklar.

-Sonra ne olacak?

-Basın dünyasının merkezi olan Cağaloğlu’nda, bütün neşriyat dallarında herkesten farklı faaliyet gösteren, ilgi çeken büyük bir Yeni Asya Holding kuracağız inşallah.

-Kutlular Ağabey “Kurşun kalemi küt kullanın, ucu çabuk kırılmasın, yazınızı sık yazarak teksir kağıtlarını fazla israf etmeyin” diyor.

-O iktisadın gereğini yapıyor.

-Biz söylediklerinizi neyle yapacağız?

-İnançla, azimle, kararlılıkla.

MUSTAFA POLAT’IN VEFATI

“Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz.”

Çok sık hatırladığı hadis-i şerifi bu sefer hatırlamakla iktifa etmedi, birkaç sefer tekrarladı. O tekrarladıkça yıldızlardan hareket eden renkli ışık arza doğru yaklaştı. Mustafa da onun yaklaştığını hissetti ve önceki akşam Nur dersinde okunan bahisten aklında kalan kelimeleri terennüm etti:

“Mevt adem, idam, fenâ, hiçlik, fâilsiz bir inkıraz değil; belki bir fâil-i hakîm tarafından hizmetten terhis ve tahvil-i mekân ve tebdil-i beden ve vazifeden paydos ve haps-i ebediden âzâd etmek ve muntazam bir eser-i hikmettir.” 

Zamanın eyyam-ı bâhûra girdiği günlerde iki tarafın da karşılaşma ihtimali hissedilir hâle geldi. Çok yukarılardaki yıldız kümelerinden süzülen renkli ışık huzmesi arz semalarına girdi. Sıcak bir Ağustos akşamı, denizle karanın birleştiği hatta bulunan Zeytinburnu’ndaki ölüm virajında karşı karşıya geldiler. 

Ataköy’de oturan Prof. Ahmed Arda’dan gazetede neşretmek için yazı alan Nezihî Mustafa Polat dönüşte arabasında yalnızdı. Hızla viraja girerken aynı anda, karşıdaki yolun kenarında bekleyen araba da viraja girdi. O arabada kendilerine verilen mühleti tamamlayan iki kişi vardı. Fakat onlar sarhoş olduklarından, bulundukları yerin ve orada olacakların farkında değillerdi.

Mustafa Polat, ölüm virajına girdiğinin farkına vardığı için hafifçe frene basarak hızını azaltmaya hazırlanırken; karşıdan gelen arabanın farları gözünü kamaştırınca, gayri ihtiyârî öne doğru eğilerek dikkatle baktığı anda o renkli ışıkla göz göze geldi. Dillerden ziyade hâller, hâdiseler ve hisler konuşmaya başladı.

-Vakit tamam.

-Bu yaşta mı?

-Bu iş yaşa, başa bakmaz.

-Yeni evlendik, hanımım yalnız kalacak.

-Allah ona senden daha yakın ve her zaman onun yanında.

-Bari şu hizmeti biraz olsun yoluna koysaydım.

-Hizmeti, hizmeti veren yoluna koyar.

-Kardeşlerimle helâlleşseydim.

-Şahs-ı mânevi içindesin. Senin, ahirete müteallik işlerde kardeşlerin adedince ruhların var.

-Ben ölsem de o ruhlarım sağlam kalır, sevapları bana kazandırmakla mânevî hayatım devam eder.

-Elbette.

-Demek ben ölmüyorum. O ruhlar vasıtası ile sevap ciheti ile yaşıyorum, yalnız günah cihetiyle ölüyorum.

-Böyle diyenler kabirde rahatça yatar.

-Yine de Allah yolunda daha yıllarca hizmet etmek isterdim.

 -Allah indinde en makbul hizmet, imanla kabre girmektir.

-O hâlde dur, şahadet kelimesini getireyim.

-Sen şimşeğin çaktığını, yıldırımın düştüğünü görmeden şahadet getirmeyenlerden değilsin ki. Baksana aklın benimle konuşurken dilin durmadan şahadet getiriyor.

-Aklım, şuurum, dilim, bütün bedenim ve benliğimle birlikte bir defa daha söylemek istiyorum.

-Haydi o zaman sen söyle, ben de tekrar edeyim.

-Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu…

O nezihî insan ahirete irtihal etmişti artık. Ama temeli imanî, İslâmî, Kur’ânî, istişarî esaslara dayanan Yeni Asya, yaşadığı bir yığın maddî sıkıntıya, resmî engelleme çabasına rağmen yetişen idarî ve icraî kadro ile cemaatte ve cemiyette aradığı fıtrî zemini buldu, memleketi saran onca içtimaî, siyasî, askerî, ticarî hâdise arasında hayatiyetini devam ettirdi.

(Devam edecek)

Okunma Sayısı: 498
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Eren

    22.2.2025 10:20:16

    AZİZ, SIDDIK, DOĞRU, SARSILMAZ, HİSSİYATA KAPILMAZ… sıfatlarına haiz Yeni Asya gazetesini tebrik eder, kıyamete kadar bu vazifesini devam ettirmesini Hakim-i Rahim’den niyaz ederim.

  • Yıldız Fırtına

    22.2.2025 10:11:14

    "Zamanı değil, ânı değerlendirmeye çalışıyorum. Yeni Asya’yı haysiyetli, şahsîyetli ve seviyeli yazarların, yazmak için yarışacakları örnek bir gazete hâline getireceğiz. Şimdi imrendiğimiz yazarlar, fikir adamları, akademisyenler yakında hep Yeni Asya’da yazacaklar." Demiş rahmetli Polat ağabeyimiz. Nerdeeeenn nereye.. demekki önüne gelene kalem vermemek lazım. Yeni Aya Holding ideali nerdee 16sf dan 8 e düşmek nerede⁉️ samimi bir muhasebe, hakiki bir temizlik ve ciddi bir fabrika ayarı ile bu hedef çokta uzak değil. Bilakis çok yakın. #Sabırlıyız ✌️

  • Hasan S

    22.2.2025 02:37:56

    Teşekkürler, Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı