"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mazimizden birkaç sayfa, günlük bir lâhika... Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine sadakat

İslam YAŞAR
24 Şubat 2025, Pazartesi
—Dünden devam—

Fethullah Hoca, Nur cemaati üzerinde itikadî yanlışlıklar yapan bir hoca görüntüsü vermemek ve cemaatle birlikte hareket ettiğini göstermek için onun müsamahalı tavrından istifade ederek İstanbul’a geldi ve Kirazlı Mescid Medresesi’nde Zübeyir Gündüzalp’i ziyaret etti. Söz arasında ona Necip Fazıl ile yaptığı görüşmeleri anlattı. Şairin Said Nursî’ye saygı duyduğunu, Risale-i Nur’u takdir ettiğini, şairin üslûbunun harika olduğunu, ona bir takım külliyat vermek istediğini söyledi. (Fethullah Gülen, Küçük Dünyam, Röportaj Şemseddin Nuri. s: 70)  

Zübeyir Gündüzalp hocanın tavırlarını, sözlerini ve dilinin ağırlığından dolayı gençlerin Risaleleri anlamamasından yakınmasını nazara alarak şaire Risale verme isteğinin, Risale-i Nurların dilini sadeleştirme temayülünün neticesi olabileceğini hissetti. Böyle bir hareketi Risale-i Nur’a ihanet, müellifine saygısızlık saydığı için ona müsaade etmedi.

Bu karara katılmasa da sessiz kalan Hoca İzmir’e dönünce Halil Mezik, Abdullah Aymaz, M. Binici, İ. Kocabıyık gibi bazı kabiliyetli talebelerini İstanbul’a göndererek onların, dershane hayatına vakıf olmalarını ve Zübeyir Gündüzalp’le tanışıp, diğer Nurcularla kaynaşmalarını sağlamak istedi ise de İzmir ve çevresinde kendisine has hizmet tarzına devam etti. (Age., s: 75)

“SADECE BANT DİNLEMEKLE NUR HİZMETİ OLMAZ”

Sık sık İzmir’e geldikleri için bu tartışmalara şahit olan Abdullah Yeğin, Mustafa Sungur, Şerafeddin Kartal, Muzaffer Aslan, Ahmed Feyzi, Bayram Yüksel; mahallin temayüz etmiş Nur Talebelerinden bu hususta bilgi aldılar. Mehmed Ali’nin, Hasan Şen’in, Yusuf Östanzan’ın ve arkadaşlarının anlattıklarını dinleyince hükümlerini verdiler. 

“Sadece bant dinlemekle Nur hizmeti olmaz.” 

Bediüzzaman’ın rahle-i tedrisinde yetişmiş talebeleri ve mahalde temayüz etmiş Nurcuların ekseriyeti böyle diyerek hocanın hizmet tarzına karşı çıktı. Mustafa Birlik, İlhan İşbilen, Cahit Tuzcu, Bekir Akgün, Mustafa Asutay, Kemal Hepşen ve onlara yakın kişiler de bantla hizmet olabileceğini düşünerek onun yanında yer alınca bölgede Nur cemaati içinde ayrılık temayülleri tezahür etti.

Nurcular, şahsî fıtratları ve meslekî hizmetleri icabı bütün hak tarikatlara, Kur’ân kurslarına ve sair İslâmî hizmet hareketlerine kuvvet verip o cemaatlerin de varlıklarını devam ettirmelerine zemin hazırladıkları halde, onların çoğu İslâm’a muhalif, cemaatlere muarız gazetelerin, kendilerinin yaptıkları bazı dinî hizmetleri de Nurculara mâl etmesinden rahatsızdılar. 

Efkâr-ı ammede teşekkül eden bu kanaat onlardaki hissi tahrik edince Hoca ve onunla birlikte hareket eden kişiler, Nurcu görüntüsü vermek veya öyle bilinmek yerine, yaptıkları hizmet  faaliyetlerinde kendi cemaatî kimliklerini kullanarak bir nevi rüştlerini ispat etme ve cemiyette cemaatî isimleri ile bilinme çabası içine girdiler.

İSLÂM’I TEMSİL YARIŞINDA NAZARLAR İTTİHAD’A DÖNÜYOR

İlk olarak Necip Fazıl’ın tavrına ve üslûbuna akseden bu his, zamanla diğerleri arasında da kolayca yayılma zemini buldu. Bilhassa Büyük Doğu, Bugün ve İttihad gazeteleri arasındaki İslâm’ı temsil etme yarışında nazarların İttihad’a dönmesi, Necip Fazıl’dan sonra Şevket Eygi’de de hissî rahatsızlıklara sebep oldu. O bu hissini gazetedeki yazılarına taşıdı. (Age., s: 84)

Müslümanların dikkatini çekecek çeşitli dinî çıkış hamleleri yaparak dinî cemaatleri kendi etrafında toplayabileceğini düşünen Eygi, bazı işadamlarının maddî yardımları ile çıkardığı Bugün gazetesini de kullanarak İstanbul’da ve Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde başlatacağı toplu sabah namazları vesîlesiyle sesini duyurmaya çalıştı.

Bu hareket, Eygi’nin bir taşla birkaç kuş vurma hamlesinin neticesiydi. İddialı manşetler atıp tahrik edici yazılar yazarak toplu namazlarla Müslümanların hislerini harekete geçirmek istedi. Maksadı hem gazeteye yapılan yardımların boşa gitmediğini göstermek, hem güç kaynaklarını kuvvetlendirmek, hem de kendisine, Müslümanların yegâne mukāvemet gücü görüntüsü vererek devletle, hükümetle Müslümanlar adına muhatap olmanın yolunu açmaktı.

Nurcuların şiar edindiği müsbet hareket esaslarına uymayan, devlete karşı gövde gösterisine girişme temayülü taşıyan ve İslâm dinini iyi bilmeyen insanları korkutup dinden soğumalarına sebep olan bu harekete Nurcular karşı çıktılar. Tedbir olarak da Bugün gazetesini almama ve toplu namazlara katılmama kararı aldılar.

Böylece hem, zaten çok satış neticesinde sağlanacak maddî menfaat beklentisinden başka bir hedefi olmayan ve sadece yıllarca çile çekilerek uyandırılan İslâmî hizmet heyecanının istismar edilmesini netice veren toplu sabah namazı gösterilerinin hızı kesildi, hem de yüz binden fazla satan Bugün gazetesi, kısa zamanda bir hayli tiraj kaybetti.

Eygi bazı yazılarında İttihad gazetesi’ni suçladı. Genel Yayın Müdürü olması hasebiyle cemiyette, cemaat içinde yaşanan hâdiseleri dikkatle takip eden Mustafa Nezihî Polat, haberleri tahkik edemeyen bazı Nur Talebelerinin ve muhabbet ehli Müslümanların tereddüde düşmelerine mani olmak maksadıyla Eygi’nin iddialarına kendi köşesinde cevap verdi. 

Nur cemaatinin siyasî kararlarını pek tasvip etmeyen Hoca, cemaatin karar mercii olan mahallî veya umumî istişare heyetlerinde olmadığı için itirazlarını dile getirecek bir mecrâ bulamadı. İttihad’ın, İslâm’a, Müslümanlara, cemaate tavır alan kişi ve çevrelere karşı yaptığı yayınları da doğru bulmadığı için muhalefetini izhar edecek bir fırsat kolladı.

MUSTAFA POLAT'TAN FETHULLAH GÜLEN'E: "BU GAZETE BENİM DEĞİL, NURCULARIN GAZETESİDİR"

Yazarlar arasındaki tartışmalar hareketlenince İttihad gazetesine telefon, telgraf ve mektuplar gelmeye başladı. Bunların ekseriyeti teşekkür mektubu, tebrik telefonu, takdir telgrafı gibi müsbet akislerdi. Aralarında ikaz mâhiyeti taşıyan bazı itirazlar da vardı. Bunlardan biri de İzmir’de kendine has yeni bir cemaat teşekkül ettirme çabası içinde olan Fethullah Hocaya aitti.

Mustafa Polat’ın Şevket Eygi’ye köşesinde cevap vermesini fırsat telâkki eden Hoca, yazıyı okuyunca onu telefonla aradı. Fethullah Hocanın gelmesinden sonra İzmir’de Nur cemaati içinde meydana gelen ve ihtilâfı netice veren bazı hâdiselerin olduğunu duyduğu için ona biraz kırgın olan Polat, hocanın kendisine telefon etmesinin sebebini merak etti. Hocanın hitabı sertti. 

(Devamı yarın)

Okunma Sayısı: 2342
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    25.2.2025 10:27:08

    H.Çeşitçioğlu muhterem ağabeyimiz veya kardeşimizin şu notlarını okuyunca bugün herşey daha da bereraklaşıyor. 1-Risalei nurları ilk tahrip ve şahsi malı imiş gibi neşreden belliidir. 2-Bilahere bunu tekrarlayanların ve onun destekçisi olan siyasetçininde aynı zamanda bu ilk tahrifçiyi gökelre çıkarıp diğer ehi hak insanları es geçmesi zihnimde sinsi ve necis bir oyunun devam ettiğini tereşşuh ettirdi.

  • Hüseyin İlhan

    25.2.2025 10:21:28

    İslam YAŞAR ağabeyimizin bugüne kadar yazdıkları değil risalei nur talebeleri ,karşı taraftaki hak ehlinin dahi evet evet doğru dedikleridir. Burada yazdıklarınıza cevaben derim kardeşlerim'NE İSTEDİLERDE VERMEDİK,diyenin ağzından çıkana göre olduğu örgüt,ihanet varsa madem o buna yardım ve yatalık etmiş olmuyor mu. Suçluyu korumak ve ona devletin tüm imkanlarını seferber etmek başta dipğer hak sahiplerinin hakkına tecavüz etmektir . Bu gerçek ve hakikatler çerçevesinde sizde hak gaspcısının şakşakçısı olarak hangi dava ve sadaktten bahsediyorsunuz. Hz.EBUBEKİR RA'ın namı SIDDIK olması değil mi. Müslüman sıddık vasfını taşımıyorsa bize masal anlatmayın. Zaten yandaş ve havuz medyası tıpkı PRAVDA gibi beyin yıkmakta. Tavsiyem iman ve kur'an havuzunuzda iseniz tövbe edin ve necis siyasetçilerin ağzıyla ehli iman hizmetinde olanalra o dilinizi uzatmayınız.

  • Yıldız Fırtına

    24.2.2025 17:09:11

    Yaş haddini aştıysanız iyi❗ başkasından Allah muhafaza!. Ben de; Gazetemde 50 yıllık istikrarlı bir maziye sahip olan bu gazetede artık marka olmaya yüz tutmus bir ismin gereksiz bi yerlere yaranma uğruna yazdığı yazılardan utanıyorum. Meslege ihanet edenleri, bu cemaate hatta İslam alemine, İslam şeairine hainane zarar veren bu adamı-bu yapıyı Zübeyir abiyide alet ederek allayıp pullayıp bu gazetede yılların yazarlarının temize çıkarmasından utanıyorum. Bana cvb yetiştirmek yerine dönüp bir mazinize bakın birde oturup şu yazıyı tarafsız mübarek gözlüğünü çıkarıp bu abi yazmışsa doğrudur önkoşulu olmadan okuyup degerlendirin. İnsan bu derece savrulmamalı. İstikamet istikrar ve dahi SADAKAT büyük nimet kıymetini bilmek lazım vesselam tabi varsa!!

  • Mustafa Öztürk

    24.2.2025 15:13:38

    Gülen gibi derinlere çalışıp risale i nur u tahrif ve tahrip eden adama hoca diyorsunya seni protesto ediyorum

  • HÇeşitcioğlu

    24.2.2025 14:17:09

    Zübeyr 3- "...Hassaten şunu tebarüz ettirmek isteriz ki: İntişar eden son nüshalarınızda bir sütun açıp dercetmek vazifeperverliğini gösterdiğiniz Bediüzzaman Hazretlerinin müdafaatından ve Risale-i Nur'dan parçalar neşretmek meselesine gelince; çok memnun olmakla beraber -memleket çapında satışını ziyadeleştireceğinden şüphe etmediğimiz kıymetli mecmuanız için medarı şeref olan bu mukaddes vazifeyi yaparken- onun yarım milyonu aşan varislerini tahattur edip, çok muhterem müellifine mahsus üslub-u belagat, fesahat ve tarz-ı beyanını aynen hıfzıyla, hakikatların fehme takrib hüsn-ü niyete müstenid, TAHRİFİNİ kaldırmanızı çok rica ederiz." Nur Talebelerinden Ceylan (Mektuplar için bkz; Risale- Nur'un Neşir Tarihçesi, Abdulkadir Badıllı.Timaş 1987). * Risalei Nur’ u Sadeleştirmenin Arka Planı 1

  • HÇeşitcioğlu

    24.2.2025 14:15:11

    2- Şimdi siz de takdir edersiniz ki, Risale-i Nur başka eserlere benzemiyor.O tebdil edilmez ve edilemez. Şayet lüzum olursa, metin baş tarafa yazılıp, altında da şerh ve izah yapılabilir. Sizin ‘İdeolocya Örgüsü’ ve diğer yazılarınız da başka muharrirlere benzemiyor. (....) Bununla beraber, ‘İdeolocya Örgüsü’nü bazı kimseler, ‘muğlak, ağır, anlaşılmıyor’ derler. Bu deyişler üzerine birisi kalksa da, sizin o yazılarınızı,—mânâ bozulmasa dahi—cümlelerde değişiklik ve metin içinde izahata kalkışsa, harika olan üslûbunuzun hassasiyetini büsbütün kaybetmiş olacaktır. Buna kat’iyyen müsaade etmezsiniz ya..." Bir dava kardeşiniz Zübeyr

  • HÇeşitcioğlu

    24.2.2025 14:13:51

    1-Özellilkle belirtmeliyim ki Necip Fazıl 1950'lerde Büyük Doğu'da sadeleştirdiği Sözler'i kendi adıyla yayımlıyordu. Üstad Bediüzzaman Said Nursi ise talebesi Zübeyir Gündüzalp ve Ceylan Çalışkan'ı görevlendirdi. Açık, mukni edebi mektupla Necip Fazıl'ın bu yayını kesmesini rica ve ihtar ederek bu yayını durdurdular: "Kahraman Necip Fazıl Bey! ...Şu ince noktayı, yalnız sizin gibi tasavvuf ehline arzedebiliriz ki; Risale-i Nur, Bediüzzaman Hazretlerinin irade ve ihtiyariyle te'lif edilen bir eser değildir. Zaman zaman şedid ihtiyaç sıralarında ihtarı Rabbani ve ilham-ı İlahi ile yazdırılan Kur'an-ı Hakim'in Yirminci Asırdaki bir mu'cizey-i maneviyesidir. Bu hüccetli ve aşikar hakikata nazaran; allame-i cihan olan bir müellif dahi, Risale-i Nur'un bir cümlesinde bile değişiklik yapmaya asla cesaret edemez...

  • HÇeşitcioğlu

    24.2.2025 14:09:26

    2012'den itibaren gazete ve medyasında çok dikkatle okuduğum şudur Necip Fazıl Gülen'e özetle şunları dikte eder: Risale-i Nur'lar Süleymaniye, Selimiye Camileri gibi eserlerdir. Fakat 'Ağabeyler' dediğiniz kimseler; dubaya yapışmış yosun gibi adamlardır! Risaleleri bunların elinden kurtarıp layık olduğu yere getirmek lazım. Bunun için Risale-i Nur'ları benim sadeleştirmem lazım. Git bunları anlat ve ikna et. İşte bu telkin ve talimat eşliğinde F. Gülen İstanbul'a gelip red cevabı alıyor. bknz: Risale-i Nur’un Sadeleştirme Meselesi 1

  • Mehmet Türeli

    24.2.2025 11:35:28

    23.2.2025 yorumculara Değerli kardeşlerim İslam Yaşar abimiz medarı iftiharımız bir yazarımız, ben yaş itibari ile tabiri caizse haddi asmak üzereyim. Bu yaşıma rağmen hiçbir yazarımıza hakarete varan bir yorum yapmadım, eleştiri elbette yapacağız, ''meşru' ve samimî bir muvazene-i adalet unsuru'' olarak. Yıldız Fırtına ömrünü hizmete vakfetmiş değerli yazarımıza ağır eleştirinize adınıza utanıyorum. Abdullah Tunç kardeşim yazarımız için Güleni temize çıkaracağını neye dayanıp söylüyorsunuz. Tam tersi geçmişi bile Risale-i Nura aykırı olduğunu yazıyor ve yazını daha devamı da var. Arkadaşlar lütfen bu hassas dönemde tesanüd ve muhabbetimizi bozan ve düşmanlarımızı sevdiren paylaşımlar, yorumlar yapmazsak Allah'ı, Resulü ve üstadımızı sevindirmiş oluruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı