“En iyi idareci, idareci gibi olmayandır. En iyi asker de asker gibi olmayandır.” Lao Tzu
Frederic Bastiat der ki “Hukuk yozlaşırsa devletin güvenlik fonksiyonları da bozulma sürecine girer. Bu durumda hukuk amacının dışına çıkar ve aç gözlülerin silahı hâline dönüşür. Sonunda suçları azaltmak yerine hukukun kendisi cezalandırılması gereken kötülüklerin kaynağı hâline gelir.”
İnsan en değerli varlıktır. Bir eşya gibi muameleye tâbi tutmaya hakkımız yoktur. İnsanlığı mutluluğa ve medeniyete götüren şey insanın hürriyetidir. Diktatörler insanları köle hâline getirerek kabiliyetlerini öldürür ve medeniyetleri yıkar. İnsanı insan yapan şeyler ferdiyet, hürriyet ve mülkiyettir.
★★★
Hayat, hürriyet ve mülkiyet devlet ve yasalar olduğu için var değildir. Allah’ın insanlığa lütfudur, rahmetidir, ihsanı ve ikramıdır. Bir kısım zorbalar insanların ellerinden hürriyeti ve mülkiyeti zorla aldığı için devlete ve hukuk kurallarına ihtiyaç olmuştur. Devlet ve hukuk bunları korumak içindir.
Güç mütecavizdir, mutlak güç mutlaka mütecavizdir. Hukuk gücü sınırlamak ve tecavüzü önlemek, gücün kötüye kullanılmasını önlemek içindir. Kişiliğe saygı gösterildiği, emeğe değer verildiği, iradeler meşru kullanılabildiği, üretime karşı haksız saldırılar önlendiği sürece hiç kimse yönetime karşı çıkmaz. Zulüm görmezse kişi isyan etmez. Devlet özel hayatımıza ve mülkiyetimize karışmazsa ihtiyaçlarımız ve tatmin imkanımız aklî ve mantıkî bir gelişme çizgisi takip eder.
★★★
Hukukun yozlaşması iki sebepten kaynaklanır: İfrat ve tefrit. Ahmakça bir aç gözlülük tefrit; sahte bir hayırseverlik de ifrattır. İnsan kendisini koruma ve geliştirme eğilimindedir. İnsanlar yeteneklerini istedikleri gibi geliştirme ve emeklilerinin ürünlerine hür bir şekilde sahip olabilme haklarına kavuşursa sosyal gelişme kesintisiz bir şekilde devam eder.
Kanunları güçlüler kendi lehine kullandıkça adaletsizlik devam eder. Allah’ın kudsî kanunları, manevî yasakçıdır ve insanı suçtan korur. Yasalara uyulmadığı taktirde cemiyet ayakta kalamaz. Yasalara uyulması için yasaları saygıdeğer kılmak gerekir ki bu da kudsiyetle olur.
★★★
Devlete istikrar kazandırmanın yolu, aşırı uçları mümkün olduğu kadar birbirine yaklaştırmaktır. Aşırı zenginlere ve diğerlerine yüz vermemektir.
Kanun yapanlar insanları bir kalıba sokmak isterler, ama toplumun yaşadığı ortamı, ilkeleri, kültürü, toprağı, denizi, akarsu ve madenleri dikkate almaları gerekir. Kanun yapıcılar insanların da kendileri gibi eşit, hür, akıllı ve kendi işinin ve mesleğinin uzmanı ve münekkit olduklarını bilmelidirler. Kamuoyu, efkâr-ı âmme dîdebândır; yani, gözetleyici ve tenkitçidirler.
Yasalar ayrıca dini ve inancı korumak ve onlara uygun olmak zorundadır; aksi takdirde toplumla çatışma kaçınılmaz olur. Yasalar, temel hak ve hürriyetleri, özellikle düşünce ve inanç hürriyetini sağlayıcı ve geliştirici olmalı, kısıtlayıcı olmamalıdır.
Hükümet, hükmetmek, tahakküm etmek ve emretmek için değil, eğitimli, ahlâklı ve hukuka saygılı, çalışkan ve üretken bir toplum oluşturmak için vardır. Bu da ancak hukukun üstünlüğünü sağlamakla mümkün olur. Hukuk devleti de hukukun üstünlüğünü sağlayan ve gücünü âdil kanunlardan alan devlettir.