Dokuz yıla yakındır devam eden ve 15-20 Temmuz sonrasında yapılanlarla çok farklı boyutlar kazanan süreçte yaşananların her alanda ortaya çıkardığı maliyet bilançosu giderek daha da ağırlaşıyor.
Bunları madde madde özetlersek:
* Demokratik hukuk devleti kriterlerinden iyice uzaklaştık. Seçilmiş Meclisin ağırlığı ve işlevi tamamen kayboldu. Yargı, çok ağır ve yoğun bir baskı altına alındı.
* Masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, âdil yargılanma ve savunma hakları, fikir, ifade, basın, seyahat ve teşebbüs özgürlükleri, mülkiyet ve mesken dokunulmazlığı gibi en temel hak ve hürriyetler görülmemiş şekilde ihlâl edilip çiğnendi.
* Gasp edilen hak ve hürriyetler aynı zamanda tırmandırılan kutuplaşma ortamına da kurban edildi. Toplumun bir kesimi, siyasî tarafgirlik psikolojisi ve hedefe konulan kesimlere yönelik “ihanet” suçlamalarıyla, demokrasi, adalet, hukuk, hak ve özgürlük konularında alabildiğine duyarsızlaştırıldı.
* Tasfiyelerle eşzamanlı olarak yürütülen algı operasyonlarıyla toplumun barışı, huzuru, güveni ve birliği darma dağın edildi.
* Üniversiteler susturulup etkisizleştirildi.
* Medya tek sesli hale getirildi.
* Fikir hayatı çoraklaştırıldı.
* STK’lar iktidara endekslendi.
* Gözaltı, tutuklama ve ihraç furyasıyla yapılan tasfiyeler, kurumlarda ciddî bir “yetişmiş kadro” zaafiyetine yol açtı. Her alandaki tecrübe birikimi harcandı.
* Demokrasi ve hukuktan uzaklaşılması ekonomiyi ve iş dünyasını da son derece olumsuz etkiledi. Çok sayıda firmaya ve malvarlığına kayyım darbeleriyle el konulması, yerli ve yabancı yatırımcıları ürküttü.
* Döviz kriziyle kendisini gösteren ve pandemiyle daha ileri boyutlara ulaşan kırılganlığın oluşmasında bunlar da çok etkili oldu.
* Meclisin, medyanın, üniversitelerin, STK’ların ve kamuoyunun bypass edilip devredışı bırakılması, dış politikayı da çıkmaza soktu.
* Neredeyse günlük değişen tercih ve kararlar, diplomasi dilinin yerini alan ölçüsüz rest ve meydan okumalar hem çok kritik ve önemli dış ilişkileri zora soktu, hem de Türkiye’nin dünyadaki imajını tahrip etti.
Bu listeye sıkıntılı daha birçok madde ilâve edilebilir.
Türkiye’nin bu kasvetli tablodan çıkması için hukuk ve demokrasiye dönmesi şart.