Vaktiyle, memleketin birinde, orta okula giden bir çocuğun annesi geceleyin doğum yapar.
Çocuğun ikiz kardeşleri dünyaya gelir. Sabah babası, oğluna, “Bugün okula gitme, yarın okula gidince öğretmenine ikiz kardeşin doğduğu için gelemediğini söylersin” der.
Uyanık çocuk biraz düşünür ve “Daha iyi bir fikrim var babacığım” der ve ekler: “Yarın bir kardeşim olduğu için okula gitmediğimi haber veririm. Gelecek hafta da gene bir gün okula gitmem ve sonraki gün ötekinin doğduğunu haber veririm!”
Bugünkü köşe yazımız, çift yumurta ikizleri hakkında olacak.
Bu günlerde gezi parkı soruşturmaları gündemden düşmüyor. Bazı ünlü simâlar ve sanatçılar açılan soruşturmalar kapsamında birer birer ifadeye çağırılıyorlar.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı bir de RTÜK’e yazı yazarak, Gezi Parkı eylemleri sırasında, yani Mayıs 2013’te, kamuoyunda Gezi Parkı olaylarını legal gösteren medya kuruluşlarının yayınlarının tespit edilmesini, kayıtların bir örneğinin savcılığa gönderilmesini istedi.
Bu talebin ne ölçüde hukuka uygun olduğu konusu bugün konumuz değil.
Üzerinden yıllar geçmiş ve zaten daha önceden defalarca soruşturma ve kovuşturma açılmış olaylar hakkında yeniden ve yeniden soruşturmalar açılması âdil yargılanma hakkının tepesinde âdeta Demokles’in Kılıcı gibi sallanıyor.
Bilindiği üzere evrensel hukukun temel ilkelerinden biri “non bis in idem” ilkesidir. Bu ibare Latincede “aynı şey için iki kez değil (olmaz)” anlamına gelmektedir.
Bu ilkeye göre bir kişi aynı olay sebebiyle iki kere yargılanamaz ve aynı suçtan iki kere cezalandırılamaz.
Ancak ne yazık ki Türk hâkimlerinin Latincesi biraz zayıf olsa gerek. Bu yüzden(!) iktidarın tercümesine itibar ediyorlar ve bu ilkeyi yanlış uyguluyorlar.
Hikâyemizdeki miniğin taktiğini tam tatbik eden siyasî iktidar, ne zaman hukukun dışına çıkmak istese ve muhaliflerini gözüne kestirse, “kardeşim doğdu” diyor ve aynı koyundan her defasında yeni bir post çıkartıyor.
Bu ise hukukî güvenlik ilkesinin ve âdil yargılanma hakkının iktidar eliyle açıktan ihlâli demek. Böyle olunca da milyonlarca insan her an ceza tehdidi altında hayatını yaşamak zorunda kalıyor.
İktidar bunu yaparken “ilki öyle beğenildi ki biz de devam filmini çektik” diyerek, yaptıklarına meşruiyet kazandırma derdinde. Yapımcı “gişede çakılana” dek bu “tekrar gösterimler” devam edecek gibi duruyor.
Bakalım perde ne zaman yırtılacak?