Vaktiyle, memleketin birinde, bir tiyatro oyununun günler öncesinden reklamı yapılır ve biletleri fahiş fiyattan satışa sunulur.
Merakla beklenen oyun sahne alır fakat oyun seyircinin beklentisini karşılamaz. Oyunun ortalarında seyirciler oyuncuları ıslıklamaya başlarlar. Ön sıradaki iki kişi hariç. Onlar ısrarla alkışlamaktadır…
Islıklayanlardan biri, alkış tutanlara, “Siz yazarın akrabası olmalısınız” der. “Herkes ıslıklıyor, ama siz alkışlıyorsunuz.”
Alkışçılar şöyle cevap verirler: “Hayır, biz yazarı tanımayız. Islık çalmasını bilmediğimizden, biz de ıslık çalanları alkışlıyoruz…”
Bugünkü köşe yazımız ıslık çalmayı bilmeyenler hakkında olacak.
Malumunuz, Devlet Bahçeli’nin “Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Haykırırsa, umut hakkından faydalanması için ilgili yasal düzenlemeler de yapılsın.” çağrısı üzerine, Türkiye’de ikinci barış süreci başlamıştı.
Bu kapsamda, DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, geçtiğimiz hafta İmralı Adası’nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Ardından DEM Parti heyeti MHP lideri Devlet Bahçeli’yi de ziyaret etti.
Muhalefetten gelen “Öcalan’a özgürlük çağrısı utançtır” eleştirileri ve ıslıklarına rağmen, AKP ve MHP, Öcalan üzerinden barış süreci yürütmek konusunda kararlı.
Bir zamanlar Öcalan’a demediğini bırakmayan iktidar medyası da bu günlerde iktidara tam destek veriyor ve sürece alkış tutuyor.
Alkış tutanlardan biri de gazeteci Ahmet Hakan. Hakan, geçtiğimiz hafta, “Ay hadi inşallah” isimli köşe yazısında, “Öcalan’a bebek katili diyenler süreci baltalıyorlar” dedi.
Hakan’ın bu sözleri başta sosyal medyada tepki toplayınca bir sonraki yazısında, özetle, “bebek katili diyenlerle bir sorunum yok, PKK denen bu belâ bitsin istiyorum” dedi.
Yani, kendince; “Ben Öcalan’ı değil barışı alkışlıyorum. Böylece ıslık çalmıyor gibi görünsem de terörü ıslıklayanları alkışlamış oluyorum” dedi.
Peki, başta Hakan olmak üzere iktidara barış süreci hususunda tam destek veren gazeteciler, bu duruşlarında sahiden samimiler mi? Tabiî ki hayır.
Bugün Öcalan’ı barış getirmek noktasında salâhiyetli biri olarak kabul eden Ahmet Hakan, birkaç sene evvelki “Seni kim takıyor ki Abdullah Öcalan” başlıklı köşe yazısında, Öcalan için şunları yazmıştı:
“Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla verdiği son mesajlarda... ‘Bir haftada çatışmaları bitiririm’ demiş. ‘Ben çözerim, kendime güveniyorum’ demiş. ‘Çözüm için hazırım’ demiş. İyi de Abdullah Öcalan! Seni takan, ipleyen kaldı mı yahu!”
Hakan gibi sürece tam destek veren gazetecilerin geçmişteki sözlerini bir kenara bırakalım. Onların destek verdikleri iktidarın geçmişte söyledikleri ve samimi olmadıkları da ortada. Örnek vermeye gerek dahi duymuyoruz.
Olur da ikinci barış süreci de akîm kalırsa, yarın Öcalan’a evvela bu iktidar “bebek katili” demeye devam edecek. Öcalan üzerinden bugün denenen barış süreci için de “Biz Öcalan’ı değil barışı alkışlamıştık” diyecekler.
Yani eski bir yazımızda da söylediğimiz üzere, Türkiye’ye barış bunlarla gelmez. Gelse de o barıştan hayır gelmez.
Linki:(https://www.yeniasya.com.tr/ibrahim-aktasci/turkiye-ye-baris-sizinle-gelmez_602733)