Vaktiyle, memleketin birinde, genç bir adam, hokkabaz çırağı olarak bir çocuk sirkinde iş bulur. Genç çırağı her işe koşturan usta hokkabaz, sıra para vermeye gelince su koyuverir ve çırağını türlü bahanelerle oyalar.
Canına tak eden genç çırak, büyük bir gösteri öncesi ustasına rest çeker ve “Madem paramı vermiyorsun, ben de istifa ediyorum” der.
Öfkelenen hokkabaz, “Hele bir bırak git bakalım” der. “Şu sihirli değneğimle seni hemen bir fareye dönüştürüyor muyum, dönüştürmüyor muyum…”
Ustasının tehdidinden çekinen masum çırak, koşar adımlarla sirki terk eder ve kendi kendine şöyle söylenir: “Hemen gideyim de evdeki kediyi kovayım…”
Bugünkü köşe yazımız “ham, hum şaralop” bir başka deyişle “el çabukluğundaki marifet” hakkında olacak.
Beklenen oldu. Denklikti, yatay geçişti, kanaat notuydu derken Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi.
İstanbul Üniversitesi internet sitesinden bir açıklama yayınlayarak, 1990 yılında İşletme Fakültesine yatay geçiş yapan ve aralarında İmamoğlu’nun da bulunduğu 27 kişinin diplomalarının iptal edildiğini duyurdu.
Kararı değerlendiren İmamoğlu mücadele mesajı verdi ve “Karar alma yetkisi Üniversite Yönetim Kuruluna değil İşletme Fakültesi Yönetim Kuruluna aittir,” bizi işletiyorlar(!) dedi.
Üniversite Yönetim Kurulunun yetki tecavüzü meselesi şöyle dursun, kararı değerlendiren çok sayıda hukukçu, kararı usulden ziyade esasa aykırı buldu ve “Olmaz böyle bir şey” dedi.
Diploma iptali, hukuk camiasından daha çok sıcak siyasette yankı buldu.
Yorumlardan bazıları şöyleydi, doğruluğunu yanlışlığını okurlarımıza bırakarak aktaralım:
- Erdoğan, İmamoğlu’nun bileğini bükemeyeceğini anladı ve pehlivanlık hilesi ile İmamoğlu’nu minderin dışına attı diyenler oldu.
- İmamoğlu’nun kıspeti, pardon kısmeti kapanmadı diyenler de vardı. Onlara göre yaşananların, vaktiyle Erdoğan’ın şiir okuması ve hapse girmesinden bir farkı yoktu. Hepsi bir PR çalışması idi.
- Kimilerine göre İmamoğlu diploma iptali ile aynı zamanda Mansur Yavaş’ın da bir adım önüne geçmişti. Kimilerine göre ise aksine Mansur Yavaş’ın önü açılmıştı.
- “İmamoğlu hemen bir üniversiteye kaydını yaptırsın, seçimlere kadar yeni bir diploma alır” diyenler dahi oldu.
Derken birileri ağzındaki baklayı, çok pardon, üzerinde ampül amblemi olan şapkalarından tavşan çıkardı. İktidara yakın bazı ünlü simalar birden ağız birliği etmişçesine şunu söyleyiverdiler:
“Anayasa değişikliği olsun. Yükseköğrenim sınırı ve 2 defa Cumhurbaşkanı seçilme sınırı kaldırılsın. Hem Erdoğan yeniden aday olsun hem de İmamoğlu’nun adaylığının önü açılsın…”
Pes doğrusu. Yani birileri istiyor ki hokkabazın “Seni fareye dönüştürürüm” tehdidine herkes inansın, diploma iptaline kimse itiraz etmesin. Bir de fareliği kabullensinler, aday olmak için de anayasa kedisini kovalasınlar…
Üstelik, teşrik-i mesaileri hasebiyle, hokkabazın türlü numaralarını ve aldatmacalarını en ince ayrıntısına kadar biliyor olmalarına rağmen…
Peki neden? Neden olacak, tek adam rejimi böyle emrediyor diye:
Askerrrrrr…
Kep çıkar. Bere çıkar. Apolet çıkar. Mazbata çıkar. Cüzdanını çıkar.
Çıkar, çıkar. Elbet bir gün kokusu çıkar.