Ancak bir süre sonra başkan değişir ve yeni başkanın toplantılarında üyelerden biri, eski başkanın toplantılara kediyle katılma geleneğinden ve bunun faydasından bahseder.

Bunun üzerine yeni başkan sorar: “Bu kedi, karar alma sürecinde bu kadar etkili miydi sahiden?”

Üye cevap verir: “Aslında çok da bir etkisi yoktu. Ama kedi varken toplantılar bu kadar uzun sürmüyordu…”

Bu günlerde gözler asgarî ücret tespit komisyonunun üzerinde. Bilindiği üzere komisyon beşer kişilik işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşuyor.

Milyonlarca işçinin neticesini merakla beklediği asgarî ücret zammı için komisyon Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş’ın baş- kanlığında Perşembe günü üçüncü kez toplandı.

Toplantının ardından açıklamalarda bulunan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, üçüncü toplantıda da rakam konuşulmadığını açıkladı ve tabiri caizse “Kısmetse dördüncü toplantıya…” dedi.

Üçüncü toplantıda da rakam konuşulmamış olması kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. “Rakam belirlemek” için bir araya gelen komisyonun, rakam yerine ne konuştuğu merak edilirken, komisyonun bu hâli sosyal medyada alaya alındı.

Bugüne kadar rakam konuşulmamış olmasının esasında iki sebebi var:

Birincisi, artık herkes biliyor ki asgarî ücreti bu komisyon değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan tek başına belirliyor ve henüz konuyla ilgili ondan bir işaret gelmiş değil.

İkincisi, işveren ve hükümet tarafı, asgarî ücreti düşük tutmak istiyorlar. Bu sebeple de düşük tekliflerini erkenden telâffuz edip tepki çekmek istemiyorlar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da son toplantıda bir rakam açıklayıp, kamuoyunda tartışılmasına fırsat dahi vermeden işi oldubittiye getirecekler.

Bu yıl işçi heyetindeki işçilerden biri mesleği gazetecilik olan bir işçi idi. Asgarî ücretin konuşulacağı bu toplantılara bir basın mensubunun da katılacak olmasını işçiler mem- nuniyetle karşılamış, hükümet ve işveren temsilcilerinin bu durumdan çekineceğini ummuşlardı.

Ancak ne yazık ki böyle olmadı. İşçiler, asgarî ücret daha belli olmadan, vaziyetin gidişine bakıp ümitlerini kesmiş durumdalar.

Akl-ı selim ise her yıl tekrarlanan bu asgarî ücret tiyatrosuna son vermek için çare arayışında. Teklifleri şu:

“Gazeteciler bu toplantılara işçi sıfatıyla değil de gazeteci sıfatıyla katılsınlar. Hatta bu toplantılar canlı yayınlansın. Bu sayede toplantılardan beklenen maksat ve maslahat belki hâsıl olur. Milletin gözü önünde de böyle yapacak değiller ya…”

Biz de diyoruz ki isterse bu toplantılara gazeteci heyetleri katılsın ve hatta toplantılar canlı yayınlansın; tek adam rejimi sona ermedikçe, STK’lar iktidarın kontrolünden çıkmadıkça, iktidarın atadığı(!) STK başkanları yapıştıkları koltuklardan kalkmadıkça, hiçbiri hiçbir işe yaramaz.

Olsa olsa hikâyemizdeki kedi misali, sadece sürecin daha az toplantıyla ve daha erken bitmesine bir faydası olur.

O da birilerine “Huzurum kalmadı” şarkısını söyletmekten öteye gitmez…