"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Ben’den ‘biz’e iletişim yolu - 1

Adem Özkan
11 Mart 2025, Salı
“Bir mü’min “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” ile sadece insanlarla ve diğer canlılarla değil, bütün kâinatla bir kardeşlik iletişimi kurar.”

Bütün ibadetlerde önemli bir iletişim örgüsü vardır. İnsan ve Yaratıcı arasında kurulacak sıcak iletişim, yakından tanımayı ve sonrasında yakın olmayı sağlar. İbadetlerdeki iletişim dili inceliklerini bilmek, ibadet edilene onun istediği gibi yaklaşabilmek adına fevkalade önem arz eder. Bu iletişim dili aynı zamanda sosyal hayatımızı da düzenleyerek maddî ve manevîgücümüzün tükenmez kaynağı olur.

Gündelik hayatımızda birileriyle görüşmek istediğimizde herkesle aynı şekilde iletişim kurmayız. Sosyal statü ve seviyelerine uygun olması için gereken dikkati gösteririz. Görüşeceğimiz kimse bizim için önemli ise ve önemli de bir makamın sahibi ise, neleri, nasıl söyleyeceğimizi günler öncesinden defalarca gözden geçirerek, herhangi bir yanlışa meydan vermemeye gayret ederiz.

İletişim kuracağımız bu makam; bütün âlemlerin Rabbi Allah ise, Onunla kuracağımız iletişim diline ne kadar dikkat ve hassasiyet gösterilse yine azdır.

***

Bir mü’minin Yaratıcısıyla aracısız olarak iletişim kurduğu ibadetlerdendir namaz. Namazda okunan Kur’ân ayetleri ve dualar ise O’nunla kurulan iletişim dilidir. Her gün kılınan beş vakit namaz ve her rekâtında okunan “Fatiha Suresi”, namazın olmazsa olmazıdır ve bu manevî iletişimin temel köprüsüdür. Kur’ân okumaya başlayanın Rabbi ile iletişime başladığı ilk sayfa ve ilk suredir. Onu okurken mana incelikleriyle birlikte tefekkür edilmesi, kulluğa yakışan bir diyalog ortamı sağlar.

Fatiha Suresi beşinci ayeti: “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” “Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Senden yardım dileriz” de ‘Ben’den ‘Biz’e ulaştıran güçlü bir iletişim yolu’ gösterilmektedir. Bu iletişim yolu bizi; Rabbimize, kendimize, mü’minlere ve bütün kâinata yaklaştırmaktadır.

İlginçtir, Yaratıcı bu ayette neden “Ben ibadet eder, ben yardım dilerim” değil de; “Biz ibadet ederiz, biz yardım dileriz?” buyurmakta ve bununla muhataplarına hangi ders ve incelikleri öğretmek istemektedir?

Ben; yalnızlık, zayıflık ve küçüklüğe giden yoldur. Egoizmin menşei ve insanlığın felaketidir.

Biz; birlik, beraberlik ve büyüklüğe giden yoldur. Üç elifi, yüz on bir yapan sırdır. Rahmet ve bereket kapılarını açan anahtardır.

Mesela, gözümüz; vücudumuzla beraber olursa, kıymetine paha biçilmez, olmazsa olmaz bir uzvumuzdur. Onu vücut bütünlüğünden ayırdığınızda, tek başına hiçbir şey ifade etmeyen, işe yaramaz bir parça olur. Bedenimizdeki bütün uzuvlarımız için de aynı şeyleri düşünebiliriz.

Kâinatın ebedî ve ezelî sahibi olan Allah, akıl ve yaratılış üstünlüğüyle yarattığı ve kâinatı kendisine hizmet ettirdiği insandan, sadece kendisini ifade eden “Ben” yerine, bütün kâinatı temsil eden “Biz” diliyle iletişim kurmasını istiyor. İsra Suresi 44. ayetinde, “Yedi gökle, yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder” buyuran Rabbimiz bununla; Allah’ı tanıyıp itaat ve ibadet edenin sadece insan olmadığını, evrende var olan her şeyin Allah’ı tanıyıp itaat ve ibadet ettiğini hatırlatır. İşte, Hz. Peygamberin Mirac’da bütün yaratılanların bu fıtrî ibadetlerini onlar adına ve onları temsilen Allah’a “Biz” diye takdim etmesi bu sırdandır. Her bir mü’minin, bir nevi mi’racı olan namazı da aynen böyledir. O da namazında: “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” “Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Senden yardım dileriz” dediğinde; vücut şehrimiz, dünyamız ve kâinat sarayındaki bütün varlığın temsilcisi olarak “ben” yerine “biz” der.

Ben’i Biz yapan 3 âlemdeki iletişim serüvenimiz: 

1- VÜCUT ŞEHRİMİZ VE BİZ

“İnsan, büyütülse âdeta bir kâinat, kâinat küçültülse âdeta bir insan olur” gerçeği, her bir insanın bir kâinat kadar inceliğe, zenginliğe ve büyüklüğe sahip olduğunu ifade eder.

İnsan vücudunda bulunan; trilyonlarca hücre, katrilyonlarca atom, trilyonlarca alyuvar, milyonlarca akyuvar, dünyanın çevresini yaklaşık 2,5 kez dolaşacak uzunluktaki damarlarımız ve daha sayamayacağımız nice mu’cizevî vücut zenginliğimizi unutarak: “Ben ibadet eder, ben yardım dilerim” diyebilir miyim?

Rahman’ın, kendi rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmesine karşı, muhabbet ve aşk ile mukabele edip; vücut şehrimizde bulunan ve akıllara durgunluk veren bunca sayısız varlığımızın teşekkürlerinin hem sesi, hem de temsilcisi olarak: “Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz” deriz. “Biz” genişliğiyle Yüce Yaratıcıya olan teşekkürümüzü hep birlikte arz etmiş oluruz.

—Devam Edecek—

Okunma Sayısı: 290
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı