"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Süreç”in akametinin itirafı…

Cevher İLHAN
11 Mart 2025, Salı
Terörist başı ve iktidardakiler ile aracılık yapan birkaç kişilik İmralı heyeti arasında karanlıkta kotarılan ve birbirini nakzeden çelişkili demeçlerle peşinen bilmeceye dönüşen “süreç” deşifre oluyor.

“İktidar cephesi”nin, DEM Heyeti tarafından okunan terörist başının “çağrısı”nın Irak’tan Suriye’ye terör örgütünün bütün unsurlarını ve uzantılarını kapsadığı” propagandasına karşı DEM eski-yeni Eş Başkanlarıyla sözkonusu örgütlerin temsilcilerinin açıklamaları, Meclisten ve milleten kaçırılan, sırf içte ve dışta siyasî rant ve çıkarlar uğruna harcanan “süreç”in akıbetini gösteriyor.

Terör örgütünün “silahları nasıl, nereye ve kime bırakması” ve militanların nakliyle ilgili tartışmalar sürerken, konuyla ilgili soruların “süreç’i sabote etme”, “barış karşıtlığı” hatta “hıyanet”le suçlandığı vetirede, öncelikle “çağrıya uyacağı”nı ileten PKK’nın “süreç”i âdeta sanki savaşan iki devletin görüşmeler için savaşa ara vermesi gibi “ateşkes”ten bahsetmesi istifhamları arttırıyor.  

Bundandır ki Suriye’nin kuzeyini 80 -130 bin silâhlı militanı ile işgal eden PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG terör örgütünün “silâh bırakma” çağrısının kendilerini bağlamadığı”nı deklâre etmesiyle daha ilk haftasında bu “süreç”in de akıbetsizliğine dair sinyaller çakılıyor.

“SÜREÇ”İN ÇIKMAZA GİRMESİ…

Görünen o ki “Suriye PKK’sı” PYD/YPG lideri Mazlum Abdi, “mânevi oğlu” olarak lanse edildiği “babası Öcalan”ın “çağrısı”nı değil, son kabinesini Evanjelik Siyonistlerle dolduran, daha önce “dostu” Erdoğan’a “ekonominizi mahvederim!” tehditli tweetlerinin yanısıra “akıllı ol, aptal olma, general Mazlum Kobani ile görüş!” telkininde bulunduğu “tahkirli mektubu”nu gönderen Trump’un “tâlimatları”nı dinliyor.

Belli ki örgüt, bölgede “arz-ı mev’ud (vaad edilen topraklar” üzerinde kurulacak “büyük İsrail” uğruna Irak’tan sonra Suriye’yi de iç savaş kargaşasıyla etnik ve mezhebî çatışmalarla tefrika fitnesine itip bölüp parçalamayı hedefleyen ve bu maksatla örgütünü 50 bin TIR ve yüzlerce kargo uçağı dolusu her türlü silâh ve mühimmatla silâhlandıran ABD ile İsrail’in güdümünde; kırk bin insanın katlinden sorumlu müebbet hapisle hükümlü Öcalan’ın “çağrısı”nı bile bile reddetmiş.

Bu açıdan “CIA aparatı” denilen Mazlum Abdi’nin “Öcalan bize yoldaş belirliyor, bizden beklenen şey farklıdır” diyerek örgütüne verilen “görev”in bölgede “PKK terör devleti”nin kurulması olduğunu ortaya koyuyor…

Aslında günlerdir iktidar sözcülerinin “bütün PKK unsurları silâh bırakacak” söylemlerine karşı terör örgütünün öncelikle “kongresini yapma ve Öcalan’ın serbest bırakılıp bu kongrede konuşma” şartını koşup akabinde “ateşkes”ten dem vurmasına mukabil Millî Savunma Bakanı’nın “PKK ve farklı isimler altında faaliyet gösteren tüm uzantıları fesih kararı almalı, derhal ve koşulsuz olarak silahları teslim etmeli, ateşkesi gündeme getirilmemeli, bu asla söz konusu değil; aksi yöndeki hiçbir açıklama ve eylemin bir karşılığı yoktur” ifadeleri “süreç”in çıkmaza girdiğinin açık ikrarı. 

“Süreç”i dışarıdan izleyip âdeta tıkanacağı günü bekleyen Cumhurbaşkanı, her fırsatta “uzatılan elin ısırılması”dan “demir yumrukları hazır tuttukları”dan söz edip “verilen sözler tutulmazsa günah bizden gider!” şantajını savururken, adı konmayan “süreç”i başlatan Bahçeli’nin örgütün “ateşkes’ açıklaması”nın “doğru, dengeli ve isabetli olmadığı”ndan yakınıp “İmralı çağrısı PKK terör örgütüyle birlikte diğer bütün uzantı ve grupları açıkça bağlamaktadır” çıkışı “süreç”in tıkandığını itirafı oluyor.

“ZAMANA OYNAMAK, ORTALIĞI BULANDIRMAK, TOP ÇEVİRMEK...”

Keza “terör örgütünü kuran, onun feshini istemiştir, YPG’nin ve buna benzer terörist oluşumların anılan çağrıdan muaf ve istisna olduklarını iddia etmeleri”ni “çatlak ses” olarak kınayıp “bunun dışında zamana oynamak, ortamı bulandırmak, gündemi tahrip ve tahrik edici nitelikte top çevirmek, siyasî ve hukukî düzenleme taleplerini yoğunlaştırmak aymazlıktır” çıkışı “süreç”i özetliyor.

Bir yandan “DEM Parti’nin Türkiye partisi olmasının önünün açılması” önerisiyle “terör örgütünü “kurucu önderliğin çağrısına uymaya çağırması çarpıklığı, diğer yandan “terör örgütünün kendini feshi” yerine “süreç’in tasfiyesi” halinde DEM’in yeniden “terör örgütünün siyasî uzantısı” muamelesini göreceği, “kapatma davası” ve “kayyım atamaları”nın devreye gireceği örtülü tehdidi ise Meclis’in devre dışı bırakıldığı “süreç”ten demokrasi, barış ve özgürlüklerinin değil, öncelikle içte Cumhurbaşkanı’nın ömür boyu iktidar koltuğunda kalmasıyla “tek kişilik otoriter rejim”in tahkimini ve küresel emperyal işgalcilerin Suriye’nin kuzeyinde kurdurup “iknici İsrail” işlevini gördürüp ülkenin tefrikaya sürüklenmesinde “maşa” olarak istimal edecekleri işbirlikçileri “taşeron terör devleti”ne Türkiye’nin itirazının önünün kapatılması kumpasının kurulduğunu bir defa ortaya çıkıyor.

Gerisi lâf-û güzâf; işin paravanı ve bahanesi…

Okunma Sayısı: 323
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı