"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Emanete riayet etmek

Hüseyin Şahin
11 Mart 2025, Salı
Emanete riayet etmek insan gibi insan olmanın şartıdır. Çünkü mahiyeti ve miktarı ne olursa olsun, bırakılan bir “vedia”yı muhafaza etmek, sonra da sahibine iade etmek doğuştan fıtratımıza kodlanmış bir özelliktir.

Bu yüzden emaneti korumak dünyanın her yerinde övgüye değer bir meziyet, hıyanette bulunmak ise yergiyi hak eden bir zaaftır. 

İşte bu insanî değerimizi “büyük insanlık olan İslamiyet” geliştirmek üzere birtakım hükümler koymuş, emanete riayet edenleri takdir etmiş, aksini yapanları ise ihtar etmiştir.

Emanete riayet etmek, Kur’ân-ı Kerîm’de, her şeyden önce, mü’min olmanın bir özelliği olarak sunulmuştur. İlgili ayette şöyle buyruluyor: “İman eden ve kurtuluşa ulaşacak olan mü’minler öyle kimselerdir ki onlar aynı zamanda emanete riayet ederler” (Mü’minûn, 8). Bu ayet açıkça emanete titizlik göstermekle iman arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu ifade ediyor. Nitekim Resulullah (asm) de bir hadisinde, “Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 135) buyurarak aynı hususun altını çiziyor. 

Resulullah Efendimiz çok meşhur olan başka bir hadisinde ise, “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman tutmaz, kendisine emanet bırakıldığında hıyanet eder” (Müslim, İman, 107) buyurarak emanete riayet etmemeyi münafıklık aalameti olarak dile getirmiştir.

Resul-i Ekrem (asm) kendisi de hayatı boyunca her çeşit emanete karşı azamî hassasiyet göstererek ümmetine örnek olmuştur. Mesela, hicret ederken yanındaki bütün emanetleri Hz. Ali’ye vererek sahiplerine iade etmesini tembihlemiştir. 

İslam’a göre emanet, -yatay düzlemde- insanlar arası ilişkilerde mal, eşya, servet, makam… gibi çok geniş yelpazede değerlendirilmiştir. Mesela bir ayette, “Allah emanetleri ehline vermenizi emrediyor” (Nisa 4/58) buyrularak her çeşit görevlendirmede söz konusu olabilecek altın prensibe dikkat çekilmiştir. Ama aynı zamanda –dikey düzlemde- sahip olduğumuz her şeyin Allah’ın emaneti olduğu vurgulanarak kavram alabildiğine genişletilmiştir. 

Hiç şüphesiz dikey boyuttaki en büyük emanet, ilgili ayette işaret edildiği üzere, “göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten kaçınıp insanın üzerine aldığı “mükellefiyet”tir (Ahzab, 72). Üstad Hazretleri bu ayetteki emaneti Allah’ın, kendi isim ve sıfatlarını anlamamız için mahiyetimize dercettiği “ene” olarak açıklamıştır. Dolayısıyla bu noktada emanete riayet “ene”mizdeki özelliklerden yola çıkarak, mesela bizdeki kudrete bakıp Onun kudretinin sonsuz olduğuna, bizdeki ilimden yola çıkarak Onun ilminin sonsuz olduğuna, bizdeki rahmetten yola çıkarak Onun rahmetinin somsuz olduğuna ulaşmaktır. Bizdeki bu özellikleri “vahid-i kıyasî” (ölçü birimi) yapmaksızın duyarsızlık göstermek ise tam anlamıyla “emanete hıyanet” demek oluyor.

Görüldüğü gibi İslâm emaneti sadece insanlar arası ilişkilerle sınırlandırmayıp dikey boyutta bütün varlıklarla ilişkilendirmiş, emanete riayeti imanın özelliği, emanete hıyaneti ise münafıklık alameti saymıştır.

Allah, hepimize uhdemize verdiği emanetlere riayet etmeyi, “emanette emin” olmayı, her türlü hıyanetten uzak kalmayı nasip eylesin!

Okunma Sayısı: 198
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı