Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) ve ondan önce gönderilen bütün peygamberler, içinde bulundukları toplumlara; Allah’ın Cebrail Meleği ile gönderdiği vahiyleri (mesaj) ileterek, iletişim kurmuşlardır.
Adem ÖZKAN - Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi
Bu şekilde ilk iletişim; bütün insanlığın atası, ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Âdem tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu anlamda Hz Âdem ilk iletişimin de babasıdır.
ALLAH BİZİMLE NASIL İLETİŞİM KURAR?
Kur’ân açısından bakınca; Yaratıcı önce Peygamberimiz Hz. Muhammed’le (asm) iletişim kurar. Bildirmek istediği şeyleri değişik şekillerde önce ona iletir.
Bunun adı: VAHİY’dir. Kutsal kitabımız Kur’ân bu şekilde oluşmuştur.
Gönderildiği ilk günkü gibi korunmuş ve diğer kutsal kitapların aksine hiçbir değişikliğe uğramamıştır. İçerisinde hem bu dünya hem de öbür dünya (ahiret) ile ilgili birçok konular vardır. Kıyamet gününe kadar bütün çağlara seslenmektedir. İlâhî kitap (mesaj) olmanın farkı da buradadır.
Besmele ve Fatiha Sûresi’ndeki
iletişim şekli
BESMELE: İlk olarak Allah insana muhatap olur ve ismini söyler. “Benim adım Allah” der. Kendisini tanıtır. “Rahman (Bütün yaratılanlara iyilik eden) ve Rahim (Acıyıp şefkatli olan) olduğunu belirtir. O’nu bilmemiz ve yakınlaşmamız gereken bu iki özelliğinin altını çizer. İnsan, kendisine sürekli iyilik eden ve çok şefkatli olan bir Yaratıcısı olduğu gerçeği ile karşılaşır. Kulu ve Rabbi arasındaki ilk tanışma bu sıcaklıkla başlar. Bu samimiyeti gören insan, O’nu daha fazla tanımak ve bilmek ister. Bunun üzerine hemen bir kapı açılır. Açılan bu kapı: Fatiha’dır.
FATİHA SÛRESİ: Fatiha Sûresi ile Yaratıcı kulunu: “Buyurunuz!” diyerek içeriye dâvet eder. Heyecan ve tanıma arzusu zirvededir. İçeriye adımını atan insan, Yaratıcısını kendi dilinden tanıyor olmanın sonsuz hazzını yaşamaya başlar. Yaratan kendisini 6 adımda tanıtır.
Bu tanıtım öyle özlü bir tanıtımdır ki, adeta Kutsal Kitabın özetidir:
1- “Kâinatta bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen ne varsa her şeyin tek yaratıcısı ve sahibi olduğunu, bunun için de kendisine teşekkür edilmesini” öğretir.
Yapılan iyiliklere teşekkür edildiğinde, bütün iletişim kanallarının açılacağını hatırlatır.
2- Besmeledeki Rahman ve Rahim özelliklerini burada bir kez daha tekrarlayarak, kendisine olan güvenimizi ve yakınlığımızı iyice pekiştirir.
3- Büyük-küçük her türlü iyilik ve kötülüğün mutlaka bir karşılığının olacağı “öldükten sonra dirilme ve hesap gününden” haber verir. O gün, iyilerin mükâfatını, kötülerin ise cezasını çekeceğini bildirir. İnsana varlığının amacını ve yolculuğunun devam edeceği gerçeğini hatırlatır.
4- İçinde yaşadığımız kâinatın, görmediğimiz âlemlerin ve insanın sahibi olarak; “sadece Kendisine iman edilip ibadet edilmesini ve sadece Kendisinden yardım beklenmesini” ister. Bununla insanı gerçek hürriyete çağırır. Kendileri de muhtaç olanlara muhtaç olmaktan kurtarır.
5- Bizi bizden çok daha iyi bilen ve düşünen yüce varlığının şefkatli sinesine yaslayarak; “her işimizde ve düşüncemizde sadece dosdoğru olanı isteme” duâsına çağırır.
Burada, insandan hoşnutluğunun yegâne şartını; ‘dosdoğru olmaya’ bağlar. İdeal insan modeli de bu şekilde ortaya çıkar.
6- Bizler de şükran dolu hislerle Rabbimize; “ödüllendirilecek olanların yoluna iletmesini, yanlış yola giderek cezalandırılacak olanların yolundan uzak tutmasını” duâ samimiyetiyle arz eder, olmamızı istediği gibi olmaya adım atmış oluruz.
Bu duâ, insanla-yaratıcı arasındaki ilk iletişimi temsil eder. Kapalı kapılar onunla açılır. Onun için adı, Fatiha’dır. Bütün ibadetlerimizde ve hayatımızın her alanında Yaratanla iletişim kurmak için en önemli köprü odur.