Cenab-ı Hak Maide Suresi’nin 105. Ayeti’nde, “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olduktan sonra, doğru yoldan sapan kimse size zarar veremez.” buyurmuştur.
İslâm’da nemelâzımcılık yoktur. İnsan; kendisine, ailesine, yakınlarına ve diğer insanlara karşı sorumludur. İyiliği emretmek, kötülük ve zulmün her türlüsüne engel olmak farz bir vazîfedir. Nerede yangın varsa, itfaiye ve erleri oraya gider. İmansızlık, istibdat, edebsizlik, saygısızlık ve zulüm yangınını söndürmek ve mücadele etmek her mü’minin aslî vazifesidir. Her tarafta yaygınlaşan kötülük, günah ve zulüm yangınlarını söndürmeye çalışmamak arzî ve semavî azapları celbeder.
Hz. Ebu Bekir (rh), yukarıdaki ayetle ilgili yorumunda şöyle demiştir:
Siz bu ayeti okuyorsunuz ve yanlış tevil ediyorsunuz. Ben Allah Resulünün şöyle dediğini duydum: “İnsan zalimi görüp de elinden tutarak, onun zulmüne engel olmazsa Allah’ın onlara kendi katından umumî bir azap göndermesi yakındır.”
Demek ki; zulümlere ve yapılan haksız ve hukuksuz işlere dur demediğimiz zaman, ses çıkarmadan onaylayıp destek verdiğimiz zaman, arzî ve semavî musibetlerden kurtulamayız.
Zalimin zulmüne engel olmadığımız zaman, maddî ve manevî musibetlerden ve belâlardan necat bulamayız.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti beni ihtiyarlattı, buyuran sevgili Peygamberimiz (asm) bu ayetin “Emrini tamamıyla imtisal ettiği için, bütün ef’al ve akval ve ahvalinde istikamet, katî bir surette görünüyor.
Bütün Sünnet-i Seniyyesinde, ahval-i fıtriyesinde ve ahkâm-ı şeriyesinde, hadd-i istikameti ihtiyar edip, zulüm ve zulümat olan ifrat ve tefritten israf ve tebzirden içtinab etmiştir. Hatta tekellümünde ve ekl ve şürbünde iktisadı rehber ve israftan katiyen içtinab etmiştir.”1
İman, ihlâs, istikamet, istiğfar, irşad, ikaz, tevbe, tebliğ, tebşir, tenzir, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.
Dipnot:
1- Lem’alar, s. 65.