İnsan ile hayvan arasındaki en önemli fark, hayvanın öğrenme yeteneği çok kıttır.
Bir kuzu, doğduktan iki saat sonra ayağa kalkar ve annesini emip karnını doyurmaya başlar. Zâten ona da ömür boyu yürümek ve yemek yeter. İnsan ise, okuma ve öğrenme yeteneği ile donatılmıştır. Bir iki yılda yürümeye başlar. Ana okulundan üniversiteye kadar 17 yıl okur ve meslek sâhibi olur.
Gelişen, dönüşen ve küreselleşen dünyanın şartlarına ayak uydurabilmesi için ölene kadar okumaya, dinlemeye, öğrenmeye muhtaçtır ve mecburdur.
Burada önemli olan insanın ilimle kendisini ve Rabbini tanıyıp dürüst, doğru, çalışkan, güvenilir bir meslek sâhibi olmasıdır. Çünkü hakikî ilim ve okumalar insanı Allah’a yaklaştırarak mükemmel hâle getirir. İlim, insanı olgunlaştırır ve güzel ahlâk ile süsler.
Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem: “Nefsini bilen Rabbini bilir.” buyurmuştur.
Yunus Emre de: “İlim ilim bilmektir. İlim kandini bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.” demiştir.
Çünkü ilim; Allâh’ın “Alîm, Âlim, Allâm” isimlerinin tecellî ve yansımaları ile öğrenilir. İlimle; kendini bilemeyen, yaratılış gâyesini anlayamayan, Rabbini bilip sevemeyen, âhirette ve cennette sonsuz ve mutlu bir hayatı hatırlatmayan ilim, hakikî ilim sayılmaz.
İnsana; âdil, çalışkan, şefkatli, merhametli, saygılı, hürmetli, helâl ve haramı öğretmeyen, doğru, dürüst ve güvenilir bir meslek sâhibi yapmayan ilim nâkıstır. İlimler, Esma-i Hüsna’nın yansımaları ve feyizleri ile öğrenilir. İnsan; aczini, fakrını anlayıp kavlî ve fiilî duâsı ile ilim sahibi olur. İnsan, ilim ve duâları ile mükemmel ve güvenilir hâle gelir.
Meşhur Yunus Emre: “Cümleler doğrudur sen doğru isen. Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.” der.
Evet, erkekler sıddîk, kadınlar sıddîka olsalar, ülke ve dünya kurtulur ve huzurla dolar. İman, ihlâs, istikâmet, sıdk, ilim, okuma, dinleme, doğruluk, dürüstlük, güven, emniyet, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.