Sevgili ve şefkatli Nebîmiz (asm), “Her çocuk, İslâm fıtratı üzere doğar. Sonradan ebeveyninin telkini ile ya Müslüman, ya Hristiyan, ya da mecûsî olur” buyurmuştur.
İşte bu yüzden çocuğun ilk ve en etkili öğretmeni annesidir. Annenin çocuğa verdiği telkinler ve bilgiler çok çok önemlidir. Çocuğun ahlâkı ve karakteri, annenin çocuğu yönlendirmesi ve nasîhatleri ile şekillenir. Çocuk en etkili ve en tesirli dersini anne ve babadan alır. Özellikle annenin telkinleri ve öğütleri çok mühimdir. Çocuğa daha çok yön ve şekil veren annedir. Annenin çocuğa verdiği ahlâkî ve dinî bilgiler taşa nakşedilmiş bilgiler gibidir. Ömür boyu çocuğun hâfızasından çıkmaz.
Onun için atalarımız: “Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al” demişlerdir. “Muhakkak ki, ben bir öğretmen olarak gönderildim” buyuran sevgili Nebîmiz, çocuk eğitiminde de en büyük örnektir. Rol modeldir.
Peygamberimiz (asm), kendisine hizmet için verilen 10 yaşındaki Enes’e ilk öğrettiği bilgiler; iman, abdest, namaz, selâmlaşma, sır saklama, hüsn-ü zan, dilin âfetleri, sevgi, saygı, sünnet-i seniyye, hürmet, merhamet ve güzel ahlâkla ilgili konulardır.
Bunların en önemlisi de, çocuğa ergenlik çağına ulaşmadan güçlü bir iman ve Kur’ân dersinin verilmesidir. Taklidî imanı tahkikî imana çevirecek Risale-i Nur tefsîrini okuma alışkanlığının kazandırılmasıdır. Çünkü bu ahirzamanın dehşetli inkârcı fitneleri karşısında taklidî iman mum ışığı gibi sönebilir. Tahkikî iman ise güneş ışığı gibi güçlü olduğundan aslâ sönmez.
İşte bu bakımdan küçük yaşlarda iman ve tevhid dersini almayan bir çocuğa sonradan iman, İslâm ve sünnet dersi vermek zorlaşır. Gayr-i Müslim birini müslüman yapmak gibi müşkül olur.
“Bilhassa, peder ve vâlidesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyâde yabanîlik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskàl edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevî belâ olur. Ahirette onlara şefaatçi değil; belki davacı olur. ‘Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?” 1der.
Iman, ihlâs, istikâmet, ilim, hilm, şefkat, hürmet, merhamet, Kurân ve sünnet üzere kalınız.
1- Kastamonu Lâhikası, s. 39.