Birden şimendiferimiz tünelden çıktı. Biz de başımızı çıkardık, pencereden baktık. Altı yaşına girmemiş bir çocuğu şimendiferin tam geçeceği yolun yanında durmuş gördük. O iki muallim arkadaşlarıma dedim:
“İşte bu çocuk lisan-ı haliyle suâlimize tam cevap veriyor. Benim bedelime o masum çocuk bu seyyar medresemizde üstadımız olsun. İşte lisan-ı hali bu gelecek hakikati der:
“Bakınız, bu dabbetü’l-arz, dehşetli hücum ve gürültüsü ve bağırmasıyla ve tünel deliğinden çıkıp hücum ettiği dakikada geçeceği yolda bir metre yakınlıkta o çocuk duruyor. O dabbetü’l-arz tehdidiyle ve hücumunun tahakkümü ile bağırarak tehdit ediyor. ‘Bana rast gelenlerin vay haline!’ dediği halde; o masum, yolunda duruyor, mükemmel bir hürriyet ve harika bir cesaret ve kahramanlıkla, beş para onun tehdidine ehemmiyet vermiyor. Bu dabbetü’l-arzın hücumunu istihfaf ediyor ve kahramancıklığıyla diyor: ‘Ey şimendifer! Sen, ra’d ve gök gürültüsü gibi bağırmanla beni korkutamazsın. Sebat ve metanetinin lisan-ı haliyle güya der: ‘Ey şimendifer, sen bir nizamın esirisin. Senin gem’in, senin dizginin seni gezdirenin elindedir. Senin bana tecavüz etmen haddin değil. Beni istibdadın altına alamazsın. Haydi yolunda git, kumandanının izniyle yolundan geç.’”
İşte ey bu şimendiferdeki arkadaşlarım ve elli sene sonra fenlere çalışan kardeşlerim! Bu masum çocuğun yerinde, Rüstem-i İranî ve Herkül-ü Yunanî o acib kahramanlıklarıyla beraber, tayy-ı zaman ederek o çocuk yerinde burada bulunduklarını farz ediniz. Onların zamanında şimendifer olmadığı için, elbette şimendiferin bir intizam ile hareket ettiğine bir itikadları olmayacak. Birden bu tünel deliğinden, başında ateş, nefesi gök gürültüsü gibi, gözlerinde elektrik berkleri olduğu halde birden çıkan şimendiferin dehşetli tehdit hücumuyla Rüstem ve Herkül tarafına koşmasına karşı, o iki kahraman ne kadar korkacaklar, ne kadar kaçacaklar!.. O harika cesaretleriyle bin metreden fazla kaçacaklar. Bakınız, nasıl bir dabbetü’l-arzın tehdidine karşı hürriyetleri, cesaretleri mahvolur. Kaçmaktan başka çare bulamıyorlar. Çünkü onlar, onun kumandanına ve intizamına itikad etmedikleri için, mutî bir merkep zannetmiyorlar. Belki gayet müthiş, parçalayıcı, vagon cesametinde yirmi aslanı arkasına takmış bir nevi aslan tevehhüm ederler.
(Devamı var)
Eski Said Dönemi Eserleri, s. 260
LÛGATÇE:
dabbetü’l-arz: yerde yürüyen, hareket eden varlık; yerden çıkan dehşetli mahlûk.
Herkül-ü Yunanî: cesaret ve kuvvetiyle efsaneleşmiş Yunan mitolojisi kahramanı.
istibdat: baskı, zorla hükmetme.
istihfaf etmek: hafife almak, önemsememek.
ra’d: gök gürültüsü.
Rüstem-i İranî: şark edebiyatında kuvvet ve cesaret timsali olarak şöhret bulan Zâloğlu Rüstem, İran’ın ünlü kahramanı.
şimendifer: tren.
tahakküm: zorla hükmetme; manevî baskı.
tayy-ı zaman: zamanı aşma, zamanı atlarcasına geçme.