Bu defa istinsah ettiğiniz risaleler çok güzel olmuştur. Senin gayret ve samimiyet ve ciddiyetini bana gösterdiler ve Re’fet tembel değildir, ispat ettiler. Onları tashih edip göndermiştim. Sonra işittim ki, getiren adam İslâmköy’ünde bırakmış. Otuz Birinci Mektub’un Üçün- cü, Dördüncü Lem’a’larını yazmaya vakit bulamadım. Korkuyorum ki, onların da “İzâ câe nasrullahi” [Allah’ın yardımı geldiği zaman. (Nasr Suresi: 1.)] sırrı gibi mevsimi geçerek, sonra güzel yazılmamış olsun. İnşaallah, sizlerin iştiyakı beni çalıştıracak. Fakat bu Şuhur-u Selâse çok kıymettardır; Leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşaallah, Kur’ân’a ait mesâille iştigal, bir nevi manevî mütefekkirâne Kur’ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur’ân manaları risalelerin istinsah ve mütalâala- rında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz.
Mu’cizat-ı Ahmediyeyi sizin için yazdırdım, tekmil oldu. Fakat başka bir nüsha ona göre yazdırmak lâzım olduğu için, muvakkaten burada kalacak. Senin mektubunda Hafız Sezai bizimle ciddî alâkadar olduğunu gösteriyor. Ben bir zaman idi, Ağroslu Zekâi gibi samimî, hararetli, Isparta’da yeni bir kardeşimiz bulunacak, vicdanen hissediyordum. İnşaallah bu Sezai, o olacak. Ben onu işittiğim vakit hissettiğim şahıs tevehhüm ettim. Eğer tasavvurum gibi ise, zaten iyi; olmasa öyle olmaya çalışsın. Eğer Zekâi nasıl adamdır merak ederse, Yirmi Yedinci Mektub’un fıkralarında Zekâi’nin mahiyetini ve ne derece samimî olduğunu gösterir fıkraları var, baksın.
Kayınpederin Hacı İbrahim Efendi’ye çok selâm ediyorum. O zatı ciddî bir ahiret kardeşi telâkki etmişim. İnşaallah senin bu yeni gayret ve sa’yinden o da hissedardır.
Bedreddin’in küçüklüğüyle beraber, büyük talebeler dairesine dâhil etmişim. O, küçüklerin büyüğüdür. Ve inşaallah Cenab-ı Hak onun emsalini çoğaltsın. Bedreddin’in validesine dua ediyorum. Elbette Bedreddin’in hüsn-ü terbiyesinde en mühim hisse onundur. Çünkü onun en birinci üstadı odur.
Bekir Ağa, Lütfi Efendi, Hafız Ahmed, Sezai gibi kardeşlere selâm ediyorum.
El-Bâkî Hüve’l-Bâkî Kardeşiniz
Said Nursî
Barla Lahikası, s. 376
LÛGATÇE:
efdâl: daha faziletli, daha üstün.
istinsah: nüshasını yazma, örneğini çıkarma, kopya etme.
kıraat-i Kur’ân: Kur’an okumak.
Leyle-i Kadr: Kadir Gecesi; Ramazan içinde gizli olan, Kur’ân’ın indiği bin aydan hayırlı mübarek gece.
mesâil: meseleler.
sa’y: çalışma, emek.
Şuhur-u Selâse: Üç Aylar; Receb, Şaban, Ramazan.