"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din, milliyetin hayatı ve ruhudur

Risale-i Nur'dan
10 Ocak 2025, Cuma
Arabî Hutbe-i Şamiye’nin Zeylinin Kısa Bir Tercümesi (Teşhisü’l-İllet)

Hutbe-i Şamiye’nin Arabî Zeylinde, gayet lâtif bir temsil ile imandan gelen manevî ve kırılmaz bir kahramanlık gösteriliyor. Bu meselemiz münasebetiyle bir hülâsasını beyan ediyoruz:

Hürriyetin başında, Sultan Reşat’ın Rumeli’ye seyahati münasebetiyle Vilâyat-ı Şarkiye namına ben de refakat ettim. Şimendiferimizde iki mektepli mütefennin arkadaşla bir mübahase oldu.

Benden suâl ettiler ki: “Hamiyet-i diniye mi, yoksa hamiyet-i milliye mi daha kuvvetli, daha lâzım?”

O zaman dedim: “Biz Müslümanlar indimizde ve yanımızda, din ve milliyet, bizzat müttehiddir; itibarî, zâhirî, ârızî bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman, hamiyet-i diniye avâm ve havassa şâmil oluyor; hamiyet-i milliye, yüzden birisine, yani menâfi-i şahsiyesini millete feda edene has kalır. Öyle ise hukuk-u umumiye içinde hamiyet-i diniye esas olmalı. Hamiyet-i milliye, ona hâdim ve kuvvet ve kal’ası olmalı. Hususan biz Şarklılar, Garblılar gibi değiliz. İçimizde kalplere hâkim, hiss-i dinîdir. Kader-i Ezelî ekser enbiyayı Şarkta göndermesi işaret ediyor ki, yalnız hiss-i dinî Şarkı uyandırır, terakkîye sevk eder. Asr-ı Saadet ve Tâbiîn, bunun bir bürhan-ı kat’îsidir.

“Ey bu hamiyet-i diniye ve milliyeden hangisine daha ziyade ehemmiyet vermek lâzım geldiğini soran bu şimendifer denilen medrese-i seyyarede ders arkadaşlarım ve şimdi zamanın şimendiferinde istikbal tara- fına bizimle beraber giden bütün mektepliler! Size de derim ki:

“‘Hamiyet-i diniye ve İslâmiyet milliyeti, Türk ve Arap içinde tamamıyla mezcolmuş ve kàbil-i tefrik olamaz bir hale gelmiş. Hamiyet-i İslâmiye, en kuvvetli ve metin ve Arştan gelmiş bir zincir-i nurânîdir, kırılmaz ve kopmaz bir urvetü’l-vüskadır, tahrip edilmez, mağlup olmaz bir kudsî kal’adır’ dediğim vakit, o iki münevver mektep muallimleri bana dediler: ‘Delilin nedir? Bu büyük davaya büyük bir hüccet ve gayet kuvvetli bir delil lâzım. Delil nedir?’”

(Devamı var)

Eski Said Dönemi Eserleri, s. 259

LÛ­GAT­ÇE:

ârızî: sonradan olan, dıştan gelen, geçici.

bürhan-ı kat’î: kesin delil.

hamiyet-i diniye: dinden gelen yüce duygularla din uğruna fedakârlıkta bulunma, çalışma, gayret.

hamiyet-i milliye: millet için, millî gayeler uğruna fedakârlıkta bulunma, çalışma, gayret etme.

indimizde: yanımızda, bize göre.

itibarî: gerçek ve fiilî olmayan, var sayılan, öyle sayılan.

kàbil-i tefrik: ayrılması mümkün, ayrılabilir.

menâfi-i şahsiye: şahsî faydalar, kişisel çıkarlar.

mübahase: karşılıklı konuşma.

mütefennin: fen tahsil eden, fen öğrenimi gören.

müttehid: birleşmiş, birleşik.

şimendifer: tren.

Teşhisü’l-İllet: “Hastalığı Teşhis Etmek” mânâsında olup, Hutbe-i Şamiye’nin Arabî baskısının sonunda ek olarak yer alan bölümün başlığı.

urvetü’l-vüska: sağlam kulp.

Vilâyat-ı Şarkiye: Doğu İlleri.

zâhirî: görünürde, görünüşte.

zeyil: ek, ilâve.

Okunma Sayısı: 458
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı