Emperyal mihrakların on iki yıldır ateşleyip alevlendirdikleri iç savaş kargaşasında Suriye ordusuyla savaştırılıp birbirleriyle çatıştırılan taşeron örgütlerince Şam’ın on üç günde düş(ürül)mesinin arka plânı açığa çıkıyor.
Söylemlerin aksine, Ankara’dakilerin Türkiye’yi de kattığı ABD ile işgal ortaklarının “eğit-donat”la militanlarına silahlı eğitim verdirdikleri maşa örgütlerle yürüttüğü “plân”la “federasyon” paravanında Türkiye’nin yanıbaşında kontrollerindeki kantonlar, özerk-otanomiler üzerinde “devletçikler”in kurdurulmasıyla “Suriye’nin parçalanması projesi”nin senaryoları sahneleniyor.
ABD ve İngiltere’nin Fas’tan Afganistan’a 22 İslâm ülkesini mezhebi ve etnik kutuplaştırmayla iç savaşa sürükleyip bölüp parçalama operasyonu olan BOP’la öncelikle İsrail’in “arz-ı mev’ud (vaad edilmiş topraklar” ütopyası alanındaki “ard-ı Şam’ı (Şam bölgesi topraklarını)” kapsayan Suriye’yi çökertmekle “büyük İsrail projesi”ne zemin hazırlanıyor.
BOP İÇİN HTŞ VE PYD/YPG’YE DESTEK!
Gerçek şu ki bombaladığı Golan tepelerini işgal ve ilhak edip Şam’a 20 kilometre yaklaşan, üs kurduğu Hermon Dağı dedikleri Şeyh Dağı’nda Şam’ı ve bütün bölgeyi gözetleyen İsrail’in Suriye’nin güneyindeki Dürzilerin yanısıra ülkenin kuzeyinde ABD’nin silâhlandırarak koruyup kolladığı PYD/YPG terör örgütü bu maksatla silahlandırılmış.
Yine bu maksatla Mart 2011’de IŞİD örgütlenmesinde Suriye’de iç karışıklıkları fitilini ateşleyen Colani’nin başında bulunduğu Heyet Tahrir’üş Şam’ın (HTŞ) önü açıldı, açılıyor.
HTŞ’nin otuz bin olduğu söylenen militanlarıyla kalkışmaya başladığı gün Golan’dan Nusaybin’e Suriye’nin silâh üretim tesisleriyle hava savunma sistemi, askerî ve stratejik savunma mekânizması ve altyapısı İsrail savaş uçaklarınca bombalanarak topyekûn tahrip edildi. İsrail, Halep - Hama - Humus yolu tahrip ederek silahlı örgütlere Şam yolunu açtı.
Bundandır ki 1982 Riyad doğumlu Colani’nin başında bulunduğu HTŞ yönetimi, son safhada Türkiye’yi dışlayıp ABD-İngiltere güdümündeki Katar ile Körfez ülkelerine yanaşıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın en evvel Şam’ı ziyaretine karşı HTŞ’nin atadığı Dışişleri Bakanı’nın ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmasıyla çarkın ilk sinyal çakılıyor.
Bunun içindir ki Fırat’ın batısında ABD’nin silâhlandırıp İsrail’le lojistik destek verdiği PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile Türkiye’den dolar maaşlı ÖSO’dan oluşturulan ve “Suriye Millî Ordusu (SMO)” denilen, sıradan militanlarının bir gecede “general” yapılarak İngiltere’den getirilen üniformaların giydirildiği örgütle çatış(tırıl)ıyor.
Keza çoğu Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya dünyanın her tarafından götürülen yabancılardan oluşturulan, önemli bir kısmı İsrail ve Suriye hapishanelerinde devşirilen “HTŞ hükûmeti”nde SMO’dan tek kişi alınmıyor, Şam’da yapacağı konferansa çağrılmıyor.
Özetle,e ABD ve İngiltere’nin başını çektiği, İsrail’in aktif rol aldığı, güdümlü bölge ülkelerinin, ecnebilerin payandası terör örgütlerinin ağababaları adına müdahil olduğu iç savaş kargaşasının “oyun plânı” yeniden devreye sokuluyor.
“BARBAR EMPERYALİSTLERİN MÜSTEBİD UŞAKLARI…”
Vahim olanı, AKP iktidarında, “tek kişilik otoriter rejim”de yıllardır kısır “Suriye politikası”yla “Şam’ın devrilmesi”ne saplanan Ankara’nın, HTŞ’nin El Kaide kafasındaki “siyasî İslâm” zihniyetiyle dini siyasette suiistimalini desteklemesi. Örgütün hâlâ menfi hareketle muhaliflere baskı kurmasına, farklı gruplara zulüm dayatmasına seyirci kalması.
Avrupa’daki Suriye toplantısına Türkiye’nin çağrılmayıp dışlanırken, Ankara’nın on iki yıldır işgalci ecnebilerin projeleriyle saplandığı sığ “Suriye politikası”yla Müslüman komşusunun -Irak gibi- tefrika ile taksimi ve ifnası “komplosu”na katılması.
Ve İsrail’in karşısında hiçbir güçlü ülke bıraktırmama sâikiyle işgalle üçe bölünüp tasfiye edilen 378 km’lik Irak sınırında ABD ve İsrail’in peyki Kuzey Irak Özerk Bölgesi’nin yanısıra 911 km’lik Suriye sınırında Türkiye’nin yanıbaşındaki “uydu devletçikler”e alan açılması “tefrika kumpası”nda yer alması.
Bu vahamet, Bediüzzaman’ın önde gelen talebelerinden merhum Zübeyir Gündüzalp’ın ikazıyla “iblisâne, sinsî metodlarla kardeşi kardeşe çarpıştıran, aldatıcı yalan ve propagandalar ve yaygaralarla fitne, fesad ve tefrika tohumlarını saçan, mâsum Müslümanların kanlarını sömüren ve servetleri, tahaccür etmiş [taşlaşmış] millet kanı olan, parazit, tufeylî ve aç gözlü canavar ve barbar emperyalistleri, müstemlekecileri ve onların içimizdeki, sadece şahsî menfaat zebûnu, zâlim, hunhar, haris ve müstebid uşakları”nı sözkonusu ediyor. (Sözler, Konferans, 722-723)
Ankara’dakiler, “yeni dönem”de Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasî birliği içinde demokratikleşmesine yardımcı olması, iç savaşın yaralarının sarılmasına çalışmalı. Tekrarlanan “küresel kumpas”ta on iki yıllık sığ “Suriye politikası”nın akametinden ibret almalı; emperyalistlerin hegemonyaları, İsrail’in egemenliği hesâbına kotarılan Suriye’deki “fitne tuzağı”na düşmemeli; Türkiye’yi bir defa daha tefrika bataklığına düşürmemeli…