"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasinin iki düşmanı: Zulüm ve şiddet

M. Latif SALİHOĞLU
10 Ocak 2025, Cuma
Terör örgütlerinin gıdası silâh ve şiddettir. Kime ve neye hizmet ettiği ayrı mesele. Ama, şiddetin olduğu yerde demokrasi yeşermez. Kök tutmuş olsa bile boy vermez. Buna göre, kanlı şiddet metodunu kullanmak, hem demokrasiye, hem temel insan haklarına düşmanlık etmektir.

Demokrasinin ikinci bir düşmanı, devletin imkânları ile yapılan haksızlık, hukuksuzluktur. Adâletin temiz eli kirletilerek yürütülen zulüm ve zorbalık politikaları, iktidarları muvakkaten güçlendirse de, uzun ömürlü olan-olması gereken demokrasiye bir nevî düşmanlık hesabına geçer.

Demek ki, terör örgütleri gibi, iktidar erkini kullanan parti örgütleri de bilerek-bilmeyerek demokrasiye zarar verebiliyor. Demokrasinin zarar görmemesi için, evvelâ şiddet yöntemini kullananlar hukuk ve kanun eliyle bertaraf edilmeli; adâleti çiğneyerek zulüm politikaları işlettiren iktidarlar da seçmen eliyle sandığa gömülmeli ki, asıl maksat hasıl olabilsin. Aksi halde, “eski tas, eski hamam” devam edip gider.

«

İktidar sahipleri ile terör örgütü temsilcileri, şu aralar kurdukları birtakım legal-illegal temaslarla ikinci bir “Çözüm Süreci” denemesini başlatmış görünüyorlar. Şayet, örgüt silâh bırakır, iktidardakiler de adâlet mekânizmasını ciddiyetle işletirlerse, ümit verici bazı gelişmeler olabilir. 

Ne var ki, geçmişte yaşanan fiyaskolu manevralar, herkes gibi bizi de ihtiyatlı davranmaya sevk ediyor. Biz şimdiye kadar taraflarda kayda değer bir ciddiyet ve samimiyet görmedik. Bundan sonra olur mu, durum henüz meçhûl. Sütten ağzımız yandı, yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Ama, her şeye rağmen biz yine de gelişmelerin hayırlı neticeler doğurmasını temenni ediyoruz.

«

Demokrasinin kendi mecrasında ve hür bir zeminde kök tutması ve boy vermesi için, özellikle parlamentonun en yüksek merci olarak çalışması, çalıştırılması gerekiyor.

Millî iradenin tecelligâhı olan Meclis’in hür olmadığı ve rahat çalıştırılmadığı yerlerde, demokrasi, ister istemez zaafa uğrar. 

Türkiye, dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan ucûbe “CB Sistemi”ne geçildiğinden bu yana, hür ve hâkim durumda olması gereken Millet Meclisi ne yazık ki geri plana itildi. Âdeta Saray’ın gölgesinde bırakıldı. Milletvekilleri de neredeyse figüran durumuna düşürüldü.

İşte, demokrasinin nefes borusunu kesen en önemli bir vakıa da budur. Dolayısıyla, demokrasiye hizmet etmek isteyenler, bu meselede de samimiyet ve ciddiyet testinden geçiyor. Hamiyet sahipleri, geleceği de düşünerek, Millet Meclisi’ni hak ettiği mevkiye getirmek ve o eski itibarını kazandırmakla kendilerini mükellef görmeli. Aksi hâlde, hem yeminlerini çiğnemiş, hem gelecek nesillerin ve tarihin nazarında kendi şeref ve itibarlarını yere düşürmüş olurlar. 

«

Son olarak, vekillerin “Yemin Metni”nde yer alan bahsini ettiğimiz ilgili noktaları kendilerine bilvesile hatırlatmış olalım:

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik Cumhuriyete bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”

Okunma Sayısı: 464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı