Üstad Bediüzzaman’dan ders alan her bir hâdim bilerek Risale-i Nurlardaki hak ve hakikatlere, ölçü ve prensiplere aykırı beyanlarda bulunmaz ve öyle tavırlardan şiddetle kaçınır, kaçınmalıdır.
Her bir hâdim Nurlardaki hak ve hakikatleri olduğu gibi anlayıp yaşamakla ve aynı şekilde yansıtmakla sorumlu olduğunun şuuru ile hareket etmeye gayret eder ve etmelidir.
Her bir hâdim üstlendiği ulvi davanın şu veya bu şekilde yanlış anlaşılmasına, zarardîde olmasına sebep olacak hâl ve davranışlardan, beyanlarda bulunmaktan şiddetle kaçınır, kaçınmalıdır.
Elden geldiği kadar, Üstadın nazarlara verdiği ikazlara ve tavsiyelere, ölçü ve prensiplere harfiyen uymaya çalışır, çalışmalıdır.
Üstad Bediüzzaman’dan ders alan her bir hâdim, onun en geç on beş günde bir okunması tavsiyesinde bulunduğu İhlâs Risalesi’nin dediklerine harfiyen riayet ile beraber, oradaki düsturlara uymayan hâl ve tavırlardan, söz ve beyanlardan titizlikle kaçınır ve kaçınmalıdır.
Risale-i Nur’dan dersini alan her bir şakird, Üstadın, “Mesleğimizin esası uhuvvettir.” diyerek işaret ettiği, hâdimler arasında olması gereken samimi kardeşliği rencide edici beyanlardan, hâllerden ve davranışlardan şiddetle kaçınır, kaçınmalıdır.
Risale-i Nurdan haberdar olan her bir şakird, Üstadın, “Tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar.” ifadesinde manasını bulan, hizmetlerimiz açısından dayanışmanın, birlik ve beraberliğin önemini dikkate alarak, hâdimler arasında olması gereken tesanüdün bozulmasına sebep olacak beyanlardan, hâl ve tavırlardan mutlak manada kaçınır, kaçınmalıdır.
Bir ulvi davaya baş koyan hâdimler, olması muhtemel olan bazı görüş farklılıklardan dolayı, medar-ı niza olan bazı meseleleri; herhangi bir ihtilâfa meydan vermemek için, olması gereken tesanüdü sağlamak için, meşveret zeminlerinde karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunmak suretiyle hallederler ve halletmelidirler.
Şahsi görüşlerini ve düşüncelerini bir kenara koyarak, ortak akıl ile meydana gelen meşveret kararlarını –beğenmeseler dahi– onları sahiplenerek onlara uyarlar ve uymalıdırlar.
Nur hâdimleri istişarelerle alınan kararları başta sosyal medya organlarında olmak üzere değişik ortamlarda tenkit etmenin cemaatteki tesanüdü, uhuvveti zedeleyeceğini, bunun gibi hatalara tevessül etmenin, bize muhalif olan, hizmetlerimize mani olmak için fırsat kollayan bazı mihrakların işine yarayacağını göz önünde bulundurarak bu gibi yanlışlardan mutlaka içtinap ederler ve etmelidirler.
“İman ve Kur’an’a hizmet” gibi kudsî bir davaya baş koyan Nur hâdimlerinin, uymakla vazifeli oldukları, yukarıda nazarlara verdiğimiz bazı hususlara elden geldiğince riayet ederek onlarla amel etmelerinin önemli bir sorumluluk olduğu bellidir. Aksi bir durumun hizmetlerimizin zarardîde olmasına ilave olarak, bu camiada samimiyetle ve ciddiyetle çalışan bütün hâdimlerin hak ve hukuklarına da bir nevi tecavüz hükmüne geçeceğinin dikkate alınması icap ettiği bedihidir herhalde.