İktidara doğru yolu göstermekle vazifeli olan kurum ve kuruluşların, bu önemli sorumluluklarını istenilen şekilde yerine getirmemesinin sıkıntısını yaşıyor ülkemiz.
Eğriye eğri doğruya doğru demekle sorumlu olan bu malum kurum ve kuruluşlar, tam tersine iktidarın doğrularını köpürterek, yanlışlarını alkışlayarak millete takdim edince hem kendileri itibarlarını ve prestijlerini kaybettiler hem iktidara ve daha da önemlisi ülkemize onarılması mümkün olmayan zararlar verdiler.
Hepsi bir tarafa, bu kurumların en önemlilerinden olan, adaleti dağıtmakla yükümlü olan, tam tarafsız ve bağımsız olması lâzım olan yargı kurumu, ülkemizin geleceği açısından önemli olan bu sorumluluğunun bilinci ile değil talimatlarla kararlar alınca millet nezdinde itibarını ve güvenilirliğini yitirdi; daha da önemlisi hemen her alanda ülkemizi içinden çıkılması zor olan sıkıntılara ve kaosa sürükledi maalesef.
Yine, millete doğruları yansıtmakla, doğru habercilik yapmakla vazifeli olan medyanın kahir ekseriyeti, bu sorumluluğunun tersine, iktidarın, milletin aleyhine olduğu bedihî uygulamalarını dahi çoğu zaman kamufle edince ya da doğru olarak lanse edince, yani sırf iktidarın borazanı hâline gelince kendi inanılırlığını ve itibarlarını kaybetti, daha da önemlisi bu ülke insanlarını aldatarak ülkeye çok büyük zarar verdi.
Yine işçilerin, esnafın, memurun hakkını ve hukuklarını korumakla, temin etmekle vazifeli olan STK’ların kahir ekseriyeti, bu sorum-luluklarını hakkıyla yerine getirmenin ötesinde iktidara bağımlı hâle gelerek, yapılan haksızlıklara çoğu zaman sessiz kalarak, bazen de yanlışlara alkış tutunca kendi itibarlarını zedelediler, daha da önemlisi temsilcisi oldukları kesimlerin hak gasplarına ortak oldular.
Siyaset üstü konumda olması gereken Diyanet İşleri Başkanlığının, bu sorum-luluğunu kulak ardı ederek malum siyasîlerle fazlasıyla haşir neşir olması ve her düşünceden mü’minlerin ibadet mekânı olan camilerimizi onların propaganda merkezleri hâline getirmeleri bir taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarına olan itibarı zedeledi diğer taraftan da milletin camilerden ve dinî değerlerden uzaklaşmasına sebep oldu maalesef.
Yine, aslî vazifeleri din-i mübîne hizmet olan birçok cemaatin, bu sorumluluğunu dikkate almadan devlet pastasından fazla pay almak veya bazı cazip makam-mevkilere konmak için iktidar mensuplarıyla fazla haşir neşir olarak onlara angaje olması neticesinde kendi itibarı ve güvenilirliği zedelendi, daha da önemlisi hiçbir şeye alet edilmemesi gereken dinî değerler lekelendi maalesef.
Görüldüğü gibi bu dönemde birçok kurum, kuruluş ve cemaat; aslî görev ve sorum-luluklarını kulak ardı ederek mevcut iktidarın güdümüne girip, onların saflarında yer alınca itibarını ve güvenilirliğini kaybetti, dolayısıyla farkında olmadan iktidarın millete yaşatmakta olduğu sıkıntılara ortak oldu.