"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat serüvenimiz

Hüseyin GÜLTEKİN
29 Temmuz 2024, Pazartesi
Hayat serüvenimiz; çocukluk, delikanlılık, gençlik ve ihtiyarlık...

Erken bir ölüm başımıza gelmese hemen hepimiz bu serüveni yaşıyoruz. Çoğu insan; çocukluğu, hiçbir üzüntünün, sıkıntının, derdin ve stresin olmadığı, insanın en zevkli, en keyifli, en neşeli, en huzurlu devresi olarak tarif eder. Ki bana göre de aynen öyledir. 

Hayatımızın baharı olarak bilinen delikanlılık ve gençlik de, hissin ve hevesin galeyanda olduğu; enerjinin ve kuvvetin zirvede olduğu, hayatın tozpembe görüldüğü, her türlü zevkin ve lezzetin yaşandığı bir dönemdir. 

Bediüzzaman’ın tespitiyle; ömrümüzün kışı sayılan ihtiyarlık da; dünyevi emellerimizin ve beklentilerimizin sona erdiği, ölümün keşif kolları olan bazı arızaların ve hastalıkların bizi sarmasıyla enerjimizin ve kuvvetimizin dibe vurduğu, sabrımızın ve dayanma gücümüzün azaldığı, artık diyar-ı âhere meylimizin hissedildiği bir dönemdir. 

İhtiyarlık dönemi, hemen her insan için böyle sıkıntılı, ağır, çekilmesi zor olan bir dönem olsa da, bütün ömrünü iman ve Kur’an hizmetlerine vakfetmenin verdiği huzur, sabır ve şükürden olacak ki Üstad Bediüzzaman: “...bu ihtiyarlığımın en sıkıntılı bir senesini, gençliğimin en ferahlı on senesine değiştirmem.” diyerek ihtiyarlığından şekva etmek şöyle dursun, memnun olduğunu beyan ediyor. 

Üstlendiği bir ulvi dava uğruna maruz kaldığı bütün zahmetlere, meşakkatlere mükemmel bir sabır ve şükürle karşı koyan Bediüzzaman; başa gelen, dayanılması imkansız gibi gelen bütün hastalıkları ve musibetleri tam bir teslimiyetle, sabır ve tevekkül ile karşılamasından herhalde alacağımız çok dersler olmalı. 

Üstad Bediüzzaman’ın: “Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffî eder, kemâl bulur, kuvvet bulur, terakkî eder, netice verir, tekemmül eder, vazife-i hayatiyeyi yapar.” şeklindeki ifadelerini gereği şekilde hazmedebilsek bu fani dünyada başımıza gelen musibet ve belalardan müşteki olmayız. 

 Ayrıca Üstad Bediüzzaman’ın: “Harb-i Umumî’yi gören ihtiyardır.” şeklindeki dikkate değer ifadelerinden de, ihtiyarlığın; yaş rakamlarının ötesinde, yaşanan ciddi olayların hayatımızda bıraktığı derin elemler ve acılarla bir ilgisinin olduğunu anlıyoruz. Nice canların ve malların telefine sebep olan Harb-i Umumî’ye şahit olan o kahraman-ı İslâm, daha genç sayılan bir yaşta iken kendisini ihtiyar olarak tavsif etmiştir. 

Bu meyanda, Harb-i Umumî derecesinde olmasa da, günümüzde gerek ülkemizde gerek bütün alem-i İslâm’da yaşanmakta olan katliamları, çatışmaları, nice mağduriyete sebep olan haksızlıkları, hukuksuzlukları dert ediniyorsanız, hayıflanıp halet-i ruhiyeniz bozuluyorsa, yaşınız ne olursa olsun, ister istemez yaşlı sayılırsınız. 

Yoksa çoğu yerde, zalimlerin yaptıkları bu zulümlere maruz kalan mazlumların çığlıklarına ve feryatlarına karşı gözlerinizi kulaklarınızı kapatıp, “Bana ne olup bitenlerden.” deyip rahatsız olmuyorsanız, sizin için ihtiyarlığın hiçbir anlamı yoktur. 

Okunma Sayısı: 1390
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nihat

    29.7.2024 20:03:12

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı