Üstad Bediüzzaman, ülkemizin dış dünya ile ilgili olan durumunu ve duruşunu, “Biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasıta müteharrikiz [kendi inisiyatifimizle hareket etmiyoruz, başkalarının inisiyatifiyle hareket ediyoruz]. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz.” gibi çarpıcı ve dikkat edici bir tespitle ifade ediyor. Bu enteresan teşhis çerçevesinde, gerek içeride gerek dış dünya olan ilişkilerimizde olup bitenlerin, tam da Üstad’ın haklılığını teyit edici bir şekilde cereyan ettiğini görüyoruz.
Tabiî Üstad’ın: “Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz.” ifadesini, “Amerika üflüyor biz burada oynuyoruz”, “Rusya üflüyor biz burada oynuyoruz”, “Almanya, Fransa vs. üflüyor biz burada oynuyoruz” şeklinde anlayıp yorumlamakta herhâlde bir sakınca yoktur. Bu meyanda herhâlde, söz gelimi, mesela hemen hemen bütün dünya bizi kıskandığına(!) göre şöyle demekte de bir sakınca olmaması lazım: “Türkiye üflüyor Amerika oynuyor”, “Türkiye üflüyor Rusya oynuyor”, “Türkiye üflüyor hemen bütün Avrupa ülkeleri oynuyor.” Kısaca Türkiye üflüyor dünya yerinden oynuyor değil mi?!
Gördüğümüz kadarıyla, dünya hâkimiyetini elde etmek için, her alanda güçlü ve söz sahibi olan devletler, onlara nispeten her alanda daha zayıf ve güçsüz olan bizim gibi ülkeleri bir şekilde yönlendiriyorlar, siyasetlerine alet ediyorlar.
Bundandır ki bizi idare edenler gerek içeride, gerek dışarıda bir gün “ak” dediklerine, ikinci gün “kara” demekte bir sakınca görmediler.
Bir zamanlar övgüler yağdırarak, hizmetlerini alkışlayarak devletin bütün imkânlarını önlerine sermekte bir beis görmedikleri ekiplerin fertlerini toptan anarşist, darbeci, iktidarı yıkmak isteyen kişiler olarak ilân ederek köklerine kibrit suyu dökmekte bir sakınca görmediler.
Geçmişte “Kardeşim” dedikleri “malum devlet başkanı”na, sonra “katil”, “zalim” demekte bir sakınca görmediler…
İçeride de neredeyse bütün muhaliflerine “hain”, “terörist” derken, bakıyorsunuz birdenbire barışmaktan, normalleşmekten bahsedebiliyorlar.
Bütün zikzaklı “U dönüşleri” de gösteriyor ki, Üstad’ın da tespitiyle inisiyatif bizimkilerin elinde değil. Elinde olsaydı, kendilerinden öteye, hem içeride hem de dışarıda ülkemizin itibarını ve prestijini lekedar eden, bu derece birbirini nakzeden, birbirini tekzip eden yanlışlara düşmezlerdi.
Hadiseleri başka türlü yorumlamak mümkün olur mu?