Sözdür; bir ince sızı gibi gelir oturur yüreklere. Kimi zaman kapılar açar, kimi zaman gönüller..
Kimi zaman haşin ve serttir; kapıları kırar, dalları söker, kalpleri unufak eder. Kimi zaman da baharlar açtırır, yağmurlar indirir, taze taze çiçekler açtırır gönüllerde.
“Söz ola kese savaşı,
söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı,
bal ile yağ ede bir söz..”
Yunus Emre sözün haşmetini, ne güzel ifadelerle dile getirmiş. Şu manayı sayfalarca, kitaplarca anlatsak, belki de şu iki dizenin anlattığını anlatamayacağız.
“Söz, eskilerin tabiriyle birkaç katmandır.” der İskender Pala. Sözün katmanları... Ağzımızdan çıkan her kelimeye, cümleye ‘söz’ deyiverdiğimiz kolaycılığımızın, aslında nerelerden geldiğine de ışık tutuyor bu sözüyle. ‘Söz sıfır numara bir gözlük gibidir. Üst dereceleri ve alt dereceleri vardır. Sözün bir üst derecesi kelam-ı kibardır. Atasözüdür, vecizedir, deyimdir... Yani normal gündelik sözün bir basamak daha ileriye taşınmış, bir üst dereceye çıkmış halidir. Onlara daha çok itibar ederiz, daha bir ilgimizi çeker ve dikkatimizi toplar. Aklımızda daha çok kalır.
Onun da bir üst tabakası şiirdir. Şiir, içerisindeki kafiye ve vezin dolayısıyla akılda kalıcılığı sağlar. Şiir, aslında kaybolmuş olandan elimize, gönlümüze kotarabildiklerimizdir. Bir mecliste pekçok şey konuşulur, ama birisi şiir okuduysa, onca söylenen söz değil, aklımızda şiir kalır. Çünkü şiir akılda kalıcılığı, sözün üst katmanı olarak mükemmelliği ifade eder.
Şiirden sonraki üst katman hadistir. Resulullah Efendimizin (asm) sözleridir. İçerisinde hüküm olan, bir eylem belirten, Peygamberimizin sözlü, fiili ve takriri emirleridir. Hadisten sonraki üst katman - ki en üst katmandır- kelamdır. Kelam, kelimedir. Kelime, ruhtur. Kur’ân’a kelamullah deriz.
İncil, “Önce kelam vardı” diye başlar. Ama biz malesef önce kelam vardı yerine, kelam kelimesinin Türkçedeki karşılığını tam bilmiyorlar diye ‘önce söz vardı’ diye tercüme ediyoruz. Oysa kelam ile söz arasında beş katman vardır. Önce kelam vardı demek, Allah vardı, kelime vardı, ruh vardı, her şey oradaydı, içindeydi demek. Fakat önce söz vardı demek, sadece sözden bahsedecek seviyeye indirecek bizi.
Sözün alt katmanları da vardır. Birinci alt katmanı laftır. Laf, çer çöp demektir. Laf ola beri gele, iki lafın belini kıralım, laf söyledi vs gibi. Laf aslında kişinin değerini düşüren birşeydir. Kişi sözünden bellidir dedikleri budur. Sözünüzün değeri kadar size toplum değer verir. Ama laf söylerseniz, laf ola beri gele konuşursanız toplum katmanları içerisindeki değeriniz de o kadar olacaktır.
Laftan bir alt derece hezldir. Yani hicivdir, ya da yergi diyelim. Ondan bir alt derece küfürdür. Sözün en alt derecesi küfürdür.” Denebilir ki bir toplumun medeniyette geldiği seviye, küfür kelimeleriyle bile belli eder kendini.
‘Söz’ deyip başlamıştık söze. Bu da farklı bir bakış, farkındalık oldu benim için. Zamanın imbiğinden süzülen mürekkep, âna düştü, etrafa yayıldı ve ruh oldu.
Hissesi olana..!