Ekonomik göstergeler hepimizin malûmu. Malumu derken bizatihî yaşıyoruz yani, o anlamda. Ama bir şey var ki, aslında beni asıl bu zihniyet düşündürüyor.
Geçen gün fındık toplamaya yardıma bir teyze geldi. Fındık dönüşü bir mesire alanının yanından geçiyoruz. Teyze piknik yerine bakıp, ‘buralar da dolmuş, bir de para yok derler’ deyiverdi. Milletin önünde mangalı, altında arabası... Öyle ya, parası olmasa bunları yapamaması, buralara gelememesi lâzımdı mantığından bakıyor. (Nasıl bir mantıksa!) Sobalı bir evde 3000 lira kirayla yaşayan, hasta kocasının emekli maaşıyla geçinen bir teyze söylüyor bunu.
O an birşey dikkatimi çekti. Avm’ye gidip “Avm’ler dolu, bir de para yok derler” diyenler... Trafikte sıkışıp “Bir de para yok derler, bak trafik tıklım tıklım, demek ki millette para var. Araba da alabiliyor, arabasına benzin de” diyenler... Müşterisine bozuk para veremeyince, “Bir de para yok derler, ben bozuk para bulamıyorum” diyen kasiyer kızlar...
Saç baş yolduran şu ekonomi yorumları, hakikaten pes dedirtiyor. Bir haftasonu ailesiyle mesire yerine giden insan lüks içinde yaşıyor, avm’ye gidenin parası pulu var. Hatta markete kâğıt parayla gidiyor olmak bile lüks yani. Neden bu durumlar lüks geliyor? Neden bu yapılmaması gereken birşey olarak düşünülüyor? “Para yok ekonomi kötü diyorsak,” ekonominin kötü olduğuna inandırmak için ne yapmamız lâzım? Kafalarında nasıl bir fakirlik imajı var? Ya da ekonominin kötü olduğuna inansalar, üstlerine nasıl bir yük kalacak da korkuyorlar?
Avm’lere bakıp ekonomi iyi diyen, mesire alanlarına, çarşıya pazara bakıp ekonomi iyi diyen insanlar, merak ediyorum, pazar dağıldıktan sonra pazarcıların attığı çürük çarık sebzeleri toplamaya gelenleri görünce neden “Aaa, ekonomi kötüymüş, milletin hâline baksana” demiyor? Ya da markete gidecek bozuk para bile bulamayanlar umurlarında mı mesela? Ekonominin kötüye gittiğini gösteren örnekleri görünce niye ekonomi kötü denmiyor da, kendine göre “lüks” şeyler yaşayanları görünce böyle deniyor?
Daha da ötesi bu zihniyet neyle besleniyor? Herkesi geçtim, sadece dönüp kendine baksa, ekonominin kötü olduğunu farkedecek. Ama nasıl bir psikolojiyse, kafasını kuma gömüp “ekonomi iyi” düşüncesine inanmayı tercih ediyor. O kadar hayret verici bir durum ki... Artık bu, “Hükûmete toz kondurmak istemiyorlar, ondan öyle diyorlar” fikrini aştı, sosyolojik bir kangren vakasına döndü.
Devletler öyle dükkânların batması gibi batmaz. “Kapatıyoruz” yazılı bir levha asılmaz meselâ devletin önüne. İnsanlar elbette ki yiyecek, içecek, avm’ye gidecek, arabasına binecek. Bunlar normal bir ülkede neden lüks olsun ki? Madem normaliz, madem her şey yolunda. Neden bu soruları sorma ihtiyacı hissediyoruz ki? Ülkenin ekonomik göstergelerinin bozuk olduğunun en büyük delili aslında bu sorular. Çünkü normal ülkelerde insanlar böyle bir soru sormaz. Avm’ye gidene, pikniğe gidene, markete kağıt parayla gidene kimse zengin gözüyle bakmaz. Çünkü bunlar normal her insanın asgarî yaşam şartlarından bazıları. Bir zamanlar sokak röportajlarında amcalar vardı. Çıkar telefonunu diyen amcalar... Hah işte, bunların birkaç tık üstü de bunlar. “Bir de ekonomi kötü diyorlar her yer dolu”cular...
Feyâ li’l-aceb!