"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir düş müydü desem

Havva KÜÇÜK KONUR
07 Aralık 2024, Cumartesi
Çirkinleşen dünyanın tam ortasında bulduğum, küçük bir umut ışığı...

Yeri yurdu yok, eşi dostu yok, yalnız... Zaman zaman feveran eden, zaman zaman da içine gömülen bir ateş parçası.. Feveranı keskin, sözleri azar, hatta tokat gibi ses veren, ama sessizliğinin derin kuyusunda bunların tam tersi olan bir sonsuzluk.. Ve ben onu bir gayyanın kenarında buldum. Yorgun ve çaresiz... Yorgun ve yalnız, yapayalnız...

Zamanlar durmaz, biliyorum. Ama durdursam, kendi içinde sonsuzluğa akacak zaman dilimleri buldum onunla. Bir düş desem, değildi. Bir hayal, bir rüya, asla... Kendi içimde kendime anlatamadığım muhayyilemin, cisimleşmiş hâli gibiydi. Bir kartal bakışı, bir seyir temaşası, belki bir fincan kahve... Pek çok şey ya da hiçbir şey...

Zamana mührünü vuran hangi şey, bir gün ufukta kaybolmadı ki... Zamanı durdurmalı mıydım? İşte tam da bu yüzden, esneyen zamanın genişleyen yolunda sonsuzluğa akmak için gerekliydi bana. Cennetin yoluna iki ayrı renk olarak bulaşmak için... Tahtlarında karşılıklı oturan dostların arasında olmak için... Olmadı.

 Adımlarım, bir azaptan çıkar gibiydi oysaki. Sessiz, sakin, duru bir nehrin kenarına basmak gibi... Söndüğüm bir deniz... Bir taş, ateş, soğukluk değil, sâkin bir deniz... Alevlenen zamanlarında ise, bir çağlayana dönüşen içi, önüne ne gelirse katıp götüren bir lav denizine dönüşürdü. Kimin ne olduğunun çok da ehemmiyeti olmayan... O an için aklın, fikrin, duyguların, mantığın durduğu, o coşkunluğun altından kimsenin sağ çıkamadığı bir lav denizi...

Şeyh Galip, Hüsn-ü Aşk’da, Hüsn’e ulaşmak için yollara düşen Aşk’ı, bir lav denizinde mumdan yapılan gemilere bindirmişti. Uzak diyarlara gidişin, giderken de çekilen eziyetin küçük bir göstergesi olarak... Böylesi bir ızdırabın, belki bir imbikten geçişin sızısıydı bendeki. Beklenen zamanların bekleten sancısıyla, içimdeki sesin rehberliğinde bir yol... 

Kuyular her zaman karanlığa mı çeker? Bence hayır... İşte bu da öylesi bir hikâye olarak dursun kenarda. Hüsn’e vâsıl olan Aşk’ın hikâyesi gibi yüzyıllarca söylenir mi bilmem ama, yaşananların şahidi olarak dursun.

Okunma Sayısı: 2887
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Müjdat Bayar

    7.12.2024 08:50:57

    Berrak bir Türkçe ve mütehassis bir kalbin içinden dökülenler... Allah razı olsun.

  • Arda Yıldız

    7.12.2024 00:11:37

    Hoş bir yazıydı..emeğinize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı