Ülkemizde en çok şikâyet edilen konuların başında adil işlemeyen hukuk sistemi gelir. Bu o kadar tartışmasızdır ki, Türkiye’yi idare edenler aksini iddia etse de inandırıcı olmaları mümkün değildir. Yüksek mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dahi kararlarının dikkate alınmadığı, bu hususların canlı yayınlarda ilân edildiğine herkes şahit. Böyle anlayışların hükmettiği bir sistemde “Bizim çok adil bir hukuk sistemimiz var” demek kimi inandırır?

Türkiye’yi idare edenleri dinlediğinizde, ülkemizde ekonominin de çok iyi durumda olduğunu duyabilirsiniz. Hatta ve hatta, Avrupa’nın ve dünyanın ekonomimizi kıskandığını miting meydanlarında bile ilân ediyorlar. Peki, ekonomi bu kadar ‘iyi’ ise meselâ emekli maaşları niçin bu kadar düşük? Ya da ekonomi başka ülkelerde yaşayanları kıskandıracak ölçüde iyi ise Ocak 2025 enflasyon nispeti niçin yüzde 5 olarak ölçüldü? Ülkemizdeki aylık enflasyon, neredeyse ‘bizi kıskanan’ ülkelerdeki yıllık enflasyona denk durumda. Bu tablo önümüzde dururken, idarecilerin enflasyon ya da ekonomik durumun iyi olduğunu söylemelerine inanmamızı beklemeleri büyük bir çelişki değil mi? 

İşte aynen bunun gibi maalesef hukuk sisteminde de ciddi sıkıntılar var ve adalet hızlı bir şekilde tecelli etmiyor. Fakat idarecilerimiz bunun tam aksini iddia ediyor, kendileri bu iddialarına inanıyorlar mı onu bilmiyoruz; ama vatandaş olarak bizin bu sözlere inanmamızı bekliyorlar. Dolayısı ile sarf edilen bu sözlerin, ekonomi hakkında sarf edilen sözlerden bir farkı kalmamış oluyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en çok dava Türkiye’den açılmışken ve mahkeme pek çok davada ‘ihlâl var, idare haksızdır’ dediği bir atmosferde nasıl olur da ‘hukuk ve adalet sistemi’nin adil bir şekilde işlediği ileri sürülebilir?

Bunun yerine, “Hukuk sisteminde sıkıntılar var ve biz bu sıkıntıları en aza indirmek için çalışıyoruz” denilse ve tabiî ki bu hedef için de kararlı adımlar atılsa çok daha iyi ve çok daha isabetli olmaz mı?

Gazetecilerin çeşitli bahanelerle gözaltına alındığı ya da tutuklanabildiği bir yerde, “Basın hürdür. Hiç kimse haksız yere tutuklanmıyor” demek ne kadar inandırıcı? Hele hele “Hiç bir gazeteci ‘gazetecilik’ten dolayı tutuklanmıyor. Dünyada en hür basın bizde” sözüne acaba idarecilerimiz kendileri inanıyor mu? Haydi kendileri inandı, insaflı bir medya mensubunu buna inandırabilirler mi? İstisnalar olabilir, ama büyük çoğunluğu ‘rahatsız edici haber ve yazı yazdığı için’ tutuklanmış olmuyor mu? 

“En adil hukuk sistemi bizde” sözüne, “Dünya bizim ekonomimizi kıskanıyor” sözüne inananlar inanabilir...