Bazı dindarların rüyası idi: AKP iktidar olacak, yasaklar, yolsuzluk bitecekti. Ferdi perişan, aileyi darmadağın, toplumu keşmekeşe sürükleyip bizâr eden müstehcen tv ve gazete yayınları son bulacak, ekonomi şahlanacaktı.
Eskiden kanunlarda suç olarak tanımlanan zinayı suç olmaktan çıkardı. 2012’de 2 milyon kocayı/babayı sorgusuz-sualsiz evden uzaklaştırıp aileyi darmadağın etti. Dindarları da “Tüketici ve ihtiyaç kredesi” adı altında bankalara mahkum edip, yüksek enflasyonla boğazına kadar faize, borca batırdı. Din ve dindarlığın içi boşaltıldı.
Ekonomi çökertildi: 2002’de dolar 1,5, 2025’te 36.5 tl. Dış borç 2025’te 500 milyar dolar. 2002’de altının gramı 20.3, 2025’te 3,400. Benzin 1.3 idi, 2025’de neredeyse 50 tl… Mutlu azınlığa gem vurup umutsuz milyonları mutlu edecekti. Ne ki, emekli mutsuz, umutsuz; çalışan mutsuz umutsuz, gençler mutsuz umutsuz, doktorlar umutsuz, umutsuz, öğretmen-öğrenci mutsuz, umutsuz sokaklarda. Söyler misiniz lütfen? İstediğiniz, beklediğiniz, hayal ettiğiniz ne gerçekleşti? Öyle ise, hiçbir şey olmamış gibi hâlâ niye yanlış yapanları desteklenmeye; masuma sahip çıkmamaya devam ediyorsunuz?
Birkaç sebebi var: Bir kısmı mutaassıp, “dinde hassas, muhakeme-i akliyede” nakıs. Bir kısmı hâlen havuz medyasının büyüsünden kurtulamadı! Bir kısmı “hubb-u cah, korku ve tamah, dünyanın cazibedar şeyleriyle avlanmış. Bir kısmı partili, sosyal yardımlarla besleniyor.
Ve bir bölümü de: “Ye’s ve sû’-i zandan neş’et eden zaaf-ı kalb [ümitsizlik ve başkaları hakkında kötü düşünmekten doğan kalbin zayıflığı], mazlumun, zâlimin darbelerinden, mütevali alâmından in’ikas eden teellümatını [aralıksız devam eden üzüntülerinden yansıyan elemlerini, acılarını, kederlerini] kendi vicdanından izâle [yok etmek] için; mazlûmun istihkakını [hak ettiğini] arzu edip bahaneler bulur, ‘müstehaktır’ der. Sefil [alçak, bayağı, âdi], ‘güneş vermezse; [bâri] gölge edip mânen zulme de yardım etmesin!” (ESDE., Hakikat Çekirdekleri, s. 453.)
Lâtaknatû! Herşeyin bir ilki olduğu gibi bir de sonu vardır! Zulmün de!